Dinle İğrenç Adam


Hangi kendinden söz ediyorsun sen? Tanıyor musun orada, durduğun yerde yaşayanı gerçekten? Kimin için yaşıyorsun bu hayatı? Kendin için değil, başkaları için hiç değil. Ben böyleyim deyip kurtulamazsın kendinden, bunu en iyi sen biliyorsun. En son dediğinde üzerinden haçlı orduları geçmişti sanki. Kimi yaşıyorsun sen orada? Yıllar önceki o gözleri parlayan çocuğu yakaladığını sanmıştın değil mi bir an? Mutlu olabileceğini sanmıştın değil mi? Dur sana bir iki şey söyleyeyim hayat hakkında. İtiraz etme hemen dinle, seni senden daha iyi tanıyorum biliyorsun. Ben olmadan sen bir hiçsin ve ben olmadım hiç bir zaman. Aslında o çocuk da yoktu belki, o deli gibi seven adam da. Dinle o yüzden, başka şansın yok zaten. Yaşam dediğimiz başlayan ve biten ve hep tek başına olduğumuz bu tüp hiç bir zaman mutlu olmamız için var olmamıştır. Karşımıza çıkan, ya da başımıza geldiğini düşündüğümüz mutlulukların hepsi sahtedir. Tıpkı benim, tıpkı senin sahte olduğun gibi. Biz tüpün içinde her yere koşabileceğimizi zannederiz. Sanki sonsuz bir dünyadaymışız gibi yaşarız ömrümüzü. Her şeyden zevk almaya çalışır, planlar yaparız, uygularız, uygulayamayız. Mutlu olacağımıza inanırız hep ve nedense. Ama gerçekten mutlu olan ne varsa o tüpün dışındadır. Gülümsemek için doğmamıştır insan. Kendi tüpü içinde yalnızdır ve kimse tek başına gülen birisini sevmez. Kimse kimseyi sevmez zaten hiç. Sadece hakim olmak ister başka tüplere. Senin sorununun sana hep yalan söylenmesi olduğunu sanıyorsun. Ama aslında sensin hep kendine yalan söyleyen. Konuşmayı öğrendiğinden beri söylüyorsun. Konuşman bitene kadar da söyleyeceksin. Herkes hayatında en az bir kere mutlu olur değil mi? Değil. O kadının gerçekten kendini bulmanı sağlayacağını sanıyordun eminim. Ama o da herkes gibi, hayatındaki her insan gibi yalnız bıraktı seni tüpünde. Hayır, yaşama hakkını elinden almadı, sen hala yaşadığını mı sanıyorsun? Senin gibi bir muhtaç nereye kadar yaşayabilir ki, ne zamana kadar, neye kadar, kime kadar? Eskiden güzel miydi sanıyorsun her şey? Çok aptalsın her zamanki gibi. Hep anlara odaklanmaya çalıştın hayatındaki, oysa sadece girdiğin gibi tüpten çıkman söylenmişti sana en baştan beri. Tüpün dışında gördüğün hayallerden kendine yarattığın anları hatırlaman değil. Dikdörtgenlerden oluşan birisi nasıl yuvarlak hayaller kurabilirdi ki, hiç anlamadın bunu. Anlamak istemedin, sadece öpmek istedin, neden olduğunu bilmeden. Klimt olamadın ama kendin olamadığın gibi, Kandinsky kaldın hep - aptal bir kompozisyon. Ve hala yaşamak, düşünmek istediğini söylüyorsun aptalca. Peki, devam et şimdiye kadar olduğu gibi mecburi yalnızlığında. O istediğin anı hiçbir zaman yakalayamayacaksın ama. İstediğin kadar bir zamanlar sahip olduğuna inan. Senin zamanın gelmeyecek hiç o tüpün dışına çıkana kadar. Hiç olmayacaksın gerçekte.

Yorumlar