Bazı Geceler


Bazı geceler vardır, insanın konuşma hakkının elinden alındığı. Tek başına ve ne yapacağını bilemez bir haldeyken olur çoğunlukla bu. İçindeki- hayır beynindeki değil içindeki- binlerce şey sınırları parçalayıp çıkmak ister, ama söz vermiştir bir kere doğaya- kendi doğasına. Soğuk ve şekerli bir dünyada kalsaydım keşke diye düşünür, bazı ayrıcalıklara sahip olabilmek için. Temel haklara sadece ya da; "gitme, bırakma, seviyorum" gibi basit kelimeleri söyleyebilme hakkı mesela. Ama her zaman olduğu gibi, hiç bir şey o kadar basit değildir ve dans etmek için bile iki  kişi gerekmektedir en az.

Bakar dışarı insan bazen geceleri, ya da her gece bakmaktadır zaten ayı görmek için. En karanlık gecenin dün olduğunu fark etmemiştir daha, ama yenilenmeye başlamıştır ay yeni bir dünya için. İstediği kadar ben yenisini istemiyorum desin, doğanın kanunudur bu- her şey biter- her şey yeniye bırakır kendini. Bağımlılıklar bile bir şey diyemez doğaya, sadece kendisine verilen sözü tanır o çünkü. Sevmiyorum diye düşünür insan bazı gecelerde böyle bir hayatı, istemiyorum ben başka bir geleceği. Ama sessizdir düşünceleri, aslında içinden bile söylemeye cesaret edememiştir bunları, farklı bir evrende farklı olan kendisinin düşünceleridir bunlar. Daha cesur olan kendisinin. O zaman bir iç çekmesi oluşur bu iki evren arasında, sadece doğanın fark edebileceği. Dünya önemsemez bu iç çekmesini, dönmeye devam eder zalimce. Ay yenilenmektedir hala müdahale edemez hiç bir şeye.

Bazı geceler vardır, kimseye bir şey ifade etmez, kadınlar kol gezer her yerde- biz ekrana bakarız sadece. Geçmiş günahlarımızı takip edebileceğimiz, beğenmezsek kanala değiştireceğimiz başka bir gece istesek de hep o sevdiğimiz kadını görürüz ekranda. Umarız bir gün bir yerde tekrar diye. Tekrarlanacak bir şey yoktur ama, sadece hayaller vardır hızlı tüketilen. Seni seviyorumlar kadar hızlı tüketilen ömürler yaşanmıştır bu ve daha önceki gecelerde. Bedri Rahmi'den Cemal Süreya'ya geçilememiştir henüz- tam tadında yaşanmıştır belki her şey deyip gülümsense de geceye, istenen içerde bir yerde dörtnala yaşamaktır aslında, sevişmeden ama.

İnsan sorar kendi kendine bazı gecelerde, "Lan ben ne yapıyorum?" diye. Normalde Avrupalı gibi gezinirken kasım kasım diğer gecelerde, Antarktika bile istemez onu o gece. Sözünü tutmamıştır çünkü dolaylı da olsa. Sadece kırık hayaller kalmamıştır ona, aynı zamanda kırık bir gelecek puzzle'ı vardır önünde. Ne yaptığını değil, ne yapacağını da bilememektedir aslında, kafası karışık bir palyaço balığı gibi dolaşmaktadır anlamsızca. Bir yerde okumuştur anemonların kendisini çekeceğini eninde sonunda, ama ümidi kalmamıştır- doğa karşısındadır artık ve doğanın affettiği görülmemiştir aptal bir balığı hiç.

Bazı geceler vardır insan uyumak istemez, göreceği rüyadan korkar, yaşayacağı hayattan korkar, etrafa görünmekten korkar ıslak gözlerle. Her şeyden korkar belki, ama kabullenmez de korktuğunu, yazar da yazar sanki her şey normalmiş gibi. Normal kavramı çok değişmiştir ama o gece dünyada, damarlar  taşımıyordur artık kanı, parlamıyordur ay ve daha kısa sürüyordur reklamlar, en izlenen saatlere bile. Aşık mıydım ben diye sorar insan kendine o gece kanlı gözleriyle, o kanlı gözlerden geçmişe doğru bir patika uzanır sonra- bilir o patikayı takip ederse eski ve güzel olana ulaşabilecektir. Ama olmaz hiç- istemez insan güzel olanı hiç bir zaman- her zaman layık olduğu ile yaşar, ne vaat edilirse edilsin kendisine.

Bazı geceler vardır insan yaşar, istemez ama.

Yorumlar

Yorum Gönder