kötü olan kötü kaldı





bu gün yedi mart ikibin on sekiz. blogdaki ilk yazı "kötü olan kötü kalır"ın doğum günü. o zaman huzurlu mu olmak istersiniz mutlu mu diye sorsaydınız bana, mutlu derdim hiç düşünmeden. ve mutluydum bu soruya gerek görmeden hiç. zevk alıyordum. şimdi de mutlu derim hala somaya niyetliyseniz. akıllanmadım çünkü henüz. huzur varmış galiba bende bu aralar artık, mutluluk- bilmiyorum, sanmıyorum. huzur istemiyorum. bir yaşında "kötü olan". benden 43 yaş küçük neredeyse. ama kötülük açısından hiç de farkımız yok. o nasıl karaysa ben de öyleyim. karamsarım hep bugün, her zamandan daha çok. bir yıl insana neler getirir neler götürür farkındayım. Bana hiçbir şey getirmedi bu yıl, götürdü çok ama. kendime akıp gitmek için izin vermek istedim olmadı. şu iğrenç huzurdan başka bir şey kalmadı elimde. hoşlanmıyorum hayatın bana dayattıklarından bu gece. huzur istemiyorum bu gece , sadece... öff, sıcak üstüme üstüme geliyor. kardeştim bir zamanlar sıcakla/soğukla. o bir sene önce kötü olan kötü kaldığında, ne yapacağımı bilmiyordum belki. ama güzel bir bilmeyişti o bile. çırpınıyordum ama elimi tutan birisi vardı hep. gülümsediğinde mutlu olduğum, sevdiğim şarkıları dinletebildiğim. karşılaştırma yapmak değil amacım ya da "son bir yılda türkiyede ve dünyada ben" diye bir olaya giremem elbette. elimden gelen bir şey yok sadece bu akşam. 7 marta denk gelmesi tesadüf, ne kadar inanabilirsek tesadüflere şu an. fikrimi değiştiremeyecek yaştayım artık, koşamayacak , mutlu olamayacak yaşta. kabullenmeliyim her şeyi. çürümeye başlayan her ömür gibi gereksiz artık her şey. kötü bile kalamıyor kötü olan. aynı sadece, monoton-düz- gereksiz- ölü bir yaşam bize verilen. güzelleştirme opsiyonel kullanmak istemediğimiz. hiç düşündün mü her şey başa dönseydi nasıl olurdu bu bir yıl, beş yıl, 25 yıl , 35 yıl. pişman olmaz mıydın huzurlu olmak için terk ettiğin insanlığına. kimse inanmadı bugüne kadar göz yaşlarına, kendin bile. vahşi kalamaın hiçbir zaman, hep bir terbiyecin oldu. istediğin her şey oldu , sen istemesini bilmedin sadece. bir yıl önce bugün kötü olanın kötü kaldığı gün, bir ışık vardı içinde ona rağmen. belki de, belki de hep kötü olmaz demek gafletinde bulundun kendine. seçme seçilme hakkını gördün o gafletin ertesinde de. olmalı mı olmamalı mı diye düşünmedin. her şeyin mavi olacağını, kötü olanın kötü olacağını bile bile, her zaman her çekincenin eninde sonunda gerçeğe dönüşeceğini bile bile, her şeyin sonunda kırmızı gözlerden başka bir şey kalmayacağını düşünemedin bir türlü. şu anda bile hiçbir şeyin farkında olmadan yazıyorsun bu yazıyı, üzdüklerini hiç düşünmeden, üstünden geçtiğin hayat parçalarını hiçe sayarak yazıyorsun. gözlerini göremiyorum ama eminim renklerinden, sensin gözlerinin rengi. sözlerinin rengi ise hiç değişmedi zaten. kara olan kara, kötü olan kötü kaldı. sokaklar hep boştu hayatında, o çok sevdiğin, uğruna canını verebileceklerin camdan baktılar sadece senyürürken o boş sokaklarda. güldüler, hala gülüyorlar belki. bir saat sonra bitecek yedi mart, sokaklar dolacak artık, dışarı çıkacak o gülenler. herkes gülecek senden başka. sen ama, yo, sen de güleceksin. neden olduğunu bilmeden kendi kendine. çünkü sen hala aynı sensin, aptal olan. her rüzgarda, her titreşimde saf saf heyecanlanan. her zaman bir parça ümit taşıyan ve bir türlü bırakamayan uçurumun kıyısında seni tutan eli. tek parmak kalsa bile suratın gülüyor o geri zekalı ifadeyle. biliyorum bir saat sonra kutlayacaksın aptalca o kutlu bayramı. senin bir yılın böyle geçmiş kimse aldırmayacak ama. böylesin çünkü sen, daha fazla unutmaya çalıştıkça daha fazla hatırlayan, önemsemedikçe daha fazla yanında olan. her şeye rağmen, tıpkı joker'in hırsıza söylediği gibi, buradan başka bir çıkış yolu olduğunun farkındasın ama. henüz çok geç değil, birinci doğum günün daha bitmiş değil. belki bir ışık.....

Yorumlar