Zweig - Satranç

 



Stefan Zweig okumaya herkes gibi en kısa kitabından başlamam bir tesadüf mü? Ya da tam bu dönemde yıllardır fazla önemsenmeyen Stefan Zweig'ın, Türk okurunun en tuttuğu yazarlardan biri olması? Tıpkı 2-3 yıl önce Sabahattin Ali'nin, ondan beş altı yıl önce Kafka'nın yayınevleri tarafından gözümüze sokulması gibi. Kötü bir şey mi? Kesinlikle değil. Kendi başına karar veremeyen biz insanları en azından güzel şeyler okumaya sevk ediyorlar, telif hakları sıkıntısı ortadan kalkınca. Yavaş yavaş her kitap klasik olacak zaten bu gidişle. Satranç'a gelirsek; Zweig'in, dili sade ama mükemmel bir şekilde kullandığını söyleyebiliriz. Yaptığı betimlemeler, psikolojik çözümlemeler kesinlikle insana batmıyor. Ernest Hemingway gibi gazetecilik geçmişi yazımında oldukça etkili olmuş. Ama sadece güzel bir şekilde anlatmamış hikayeyi yazar. Bu kısacık kitapta, hem satrancın ruhunu oyundan hiç anlamayanları bile tatmin edecek şekilde yansıtmış,hem Nazi almanyasının yükselişini çok fazla drama kaçmadan açıklamış, hem de Dr.B. ve Czentovic karakterleriyle psikolojik çözümlemesinin sınırlarını zorlamış.Neyse, benim fazla bir şey söylemem gerek yok. Kitap hakkında sitede şu ana kadar 793 inceleme ve 640 alıntı bulunmakta zaten. 77 sayfalık bir kitabın değerini bundan daha iyi anlatan bir şey de olamaz gibi geliyor bana.

Yorumlar