O Zaman Dans





Tek çarem kaldı, sonsuza kadar dans etmek. "Dans etmeyen milletler yıkılmaya mahkumdur" diye bir söz duymuştum, çok değil kısa bir zaman önce. Önemsememiştim, saçmaydı çünkü. O zamanlar daha kimse yoktu yanımda. Panik de yoktu Kimse dans etmenin önemini fark etmemişti. Leonard Cohen'in bile gerçeği bildiğini zannetmiyorum. O zamanlar o da yaşıyordu evet. Hatta bir gece rüyama girmişti de, "Sen daha ölmedin, niye rüyalara giriyorsun" demiştim kendisine. O gece bir de,  rüyalarda da olsa yabancı dil bilmenin gerektiğini fark ettim. Bilmiyordu adam türkçe. Ben de ingilizce bir şeyler söylemiştim. Rüya ingilizcesi olduğu için ikimiz de anlamamıştık. Önemli de değildi zaten, uyanmıştım sonra. Uyanınca insanlar rüyalarını hemen yazması gerekiyormuş, daha iyi gelirmiş. Ben ellerime bakarım genelde, elimde rüyadan bir parça kalmış mı diye. Daha hiç bulamadım ama eminim ilerde bir gün elimde rüyamı bulacağımı biliyordum. Uyandıktan sonra önemi yok zaten. Şimdi hiçbir şeyin önemi yok, dans etmekten başka. Benden başka dans edenler de var elbette, kalanlar diyoruz kendimize. Müzik konuşmamıza engel olsa da bu böyle. Amaçlarını kaybetmişler diyorlardı eskiden bizim için. O zamanlar bizim için bir şey diyebilenler de vardı evet. Kayıp bir amaç için dövüşenler de var mıdır acaba, çok saçma. Bir şeyi kaybetmişsek neden kavga edelim onun için? Ben kendi adıma konuşursam, hiç bir zaman bir amacım olmadı benim. O yüzden kaybettiğim söylenemez. Ama bunu onların önemseyeceğini hiç sanmıyorum o tatlı yok oluşlarında. Sonun yaklaştığı günlerde, amaçsız olmama rağmen (insanların benim gibileri ikinci sınıf yaratıklar olarak gördüklerinin farkındayım, belki de bu yüzden onların yerine ben buradayım) ben bile bir şeylerin olacağını anladım. O yüzden bu durumun benim için tam olarak bir sürpriz olduğunu söyleyemem. Hatta cehennemse bile, tam olarak uygun değil benim için burası. Oldum olası müziği severim, dans etmek ilgi alanım olmasa da. Siyaha ve karanlık şeylere özenirim hep. "Back to Black" en sevdiğim şarkılardandır. Amy Winwhouse'u  da severim haliyle. Onu daha duyamadım burada hiç ama her an "You know i'm no good" çalacak gibi duruyor etrafta. Ben de iyi biri olmadım hiç, etrafa fark ettirmedim ama. Hep öyle olduğumu sandı yakınımdakiler. Ötekiler de beni önemseyecek kadar tanımadılar hiç. Kötü olup herkesin sizi bilmesi mi daha iyi, yoksa iyi olup tanınmamak mı bilmiyorum. Yakında herkes seni tanıyacak demişti o zamanlar bir falcı. Falcıya gitmeyi ben istememiştim tabi. Komik olur diye Elif zorlamıştı beni. Gidince de kendisi geride kalıp atmıştı beni ortaya tabi. Amaçsız birisine çattığını bilse falcı, üç vakte kadar ereğinize ulaşacaksınız demezdi herhalde. İşte bir de şu tanınma fasfatası. Bilememişti dans edeceğimi işte. Gerçi burada simaen de olsa hepimiz birbirimizi tanıdığımız için, onu doğru bildiğini söyleyebilirim. Falcılara karşı, bir parça aklı olan, herkesin bir şüphesi vardır haliyle. Sürekli bir yanlışını bulmaya çalışır, en ufak hatasında, "Hah, işte böyle sahtekarsınız siz"diye düşünür. Belki de bu yüzden yaşanan abuk tesadüfi gelişmelerde, en şüphecilerimiz sonra en çok inananlarımız olur. Şimdi falcı da yok herhalde, Elif de yok. Eskiden tanıdığım hiç kimse yok. Günün bazı saatlerde müzik değişiyor ve biz tek başımıza dans etmekten kurtuluyoruz. Farklı partnerler geliyor hep. Sarı saçlı çökük kahverengi gözlü bir kızla oluyorum bazen. Saçları hariç Elif'i hatırlatıyor bana. Konuşmuyoruz ama anlaşabiliyoruz birbirimize dokunurken. Diğerlerinin gözlerinde çektikleri acıların yansıması varken, bu kız mutlu oluyor sanki dans etmekten. Belki de benimle olmaktan, ya da bana öyle geliyor sadece.  Bizi dans etmeye kim zorluyor bilmiyorum . İçimizde, benim içimde daha doğrusu (Buraya geldiğimden beri çoğul düşünüyorum çoğunlukla) durduğumuz anda her şeyin yok olacağına dair bir sezi var. Daha duranı da görmedim hiç, kaç günden beri ne kadar yorulursak yorulalım, saçma bir şekilde dans etmeye devam ediyoruz bir şey yiyip içmeden.  Yani bu normal bir dünya olamaz herhalde. Eskiden de bir şey yemeye fazla meraklı değildim ama ölmem gerek gibi geliyor şu anda. Aslında kaçsam kaçarım, kimse yok beni burada kalmaya zorlayan. Hiç denemedim ama,  nereye kaçacağımı da bilmiyorum. Sonuçta şu an neredeyiz onu bile bilmiyorum. Oturduğumuz evin yakınlarında böyle bir yer hatırlamıyorum. Kalanların hiçbirini saha önce görmemiştim. Türk de değil zaten çoğu, eskimo bile var aralarında. Bir keresinde partner olmuşuk. Çok komik dans ediyor, penguen gibi (Biliyorum kuzey kutbunda penguen olmadığını, adam bilmiyor galiba ama). Onun dışında, uzakdoğulu, afrikalı, işte değişik yerlerden insanlar var. Sarı saçlı kızın İngiltere gibi bir yerden geldiğini düşünüyorum. Acaba benim Türk olduğumu anlamış mıdır? Anlasa ne olacak ki, hepimiz aynı yerdeyiz şimdi. Acaba kaçmak istiyor mudur o? O istese ben de isterim belki. Benden böyle bir şey bekliyor olabilir. Ne yapıyor şu anda? Dans ediyor orada, bana bakıyor galiba o da. Ya da öyle gibi geliyor bana. Müzik değişti işte yine, "Smalltown boy" çalıyor, geliyor yanıma evet. Başladık dans etmeye yine. Aslında bu şarkı kaçmak için ideal. Sıkıyorum elini biraz fazla. Bakıyor gözlerimin içine, gülümsüyor. Her şeye rağmen , bütün bu olanlara rağmen gülümsüyor. "Tamam" diyorum kendi kendime. Bir elini bırakıyorum koşmaya başlıyorum, onu da çekerek. Deli gibi koşuyoruz dans pistinden çıkmak için. Etrafımızda dans edenler bakmıyor bize. Biz koşuyoruz, çok büyükmüş burası. Kalanlar da tahmin ettiğimden fazlaymış. Kovalayan yok, bağıran yok, gören yok bizi. Koşuyoruz, şarkının bitnemesi lazım gibi geliyor. Biterse her şey bitecek sanki. Elimde kızın eli pistin sonunu görüyorum birazdan. Şarkı bitmek üzere. "Son bir gayret" diyorum, oraya geldiğimden beri ilk defa konuştuğumun farkına varıyorum birden. Kalanlar bana bakmaya başlıyor, Yukarıdan birileri bana bakıyor gibi hissediyorum. Geldik sayılır. Herkes bize bakıyor, faklı bir yüzle bakıyor herkes. Kıza bakıyorum, o gülümsüyor hala. Ben de gülümsüyorum, şarkı bitiyor. Biz atlıyoruz pistten.Sonra... bir şey hatırlamıyorum hiç. Tek çarem kalmış ama, sonsuza dek dans etmek.

Yorumlar