Masal vs.Gerçek or Saçma


Hayat size masal anlatanlarla doludur. Bazılarını bilinçli olarak siz tercih edersiniz. Bazılarınaysa maruz kalırsınız sadece. Bu masalların bazılarını küçüklüğünüzden beri adınız gibi bilirsiniz. Bazılarını da daha dinlememişsinizdir belki. İyi, kötü, güzel, çirkin, mantıklı, komik masallar hep vardır ve zevk alır insan masallardan. Bazıları onların sonunu hazırlasa da.  Bu masallar; "Bir zamanlar" ile de başlayabilir, "Son derece kritik günler yaşıyoruz" la da. Evet her masal bir varmış bir yokmuşla başlamıyor artık. İnsanlar akıllandık diyorlar ve masalların içinde yaşamaya devam ediyorlar. Bir çok açıdan güzeldir masalların içinde yaşamak asında. Onların bize verdiği korunmuşluk duygusu gerçek hayatta yoktur. Gerçek kuzey kutbuna doğru ilerlerken suratımıza bıçak gibi vuran o rüzgarken, masal karda uyumanın karşı konulmaz çekiciliğidir. Hepimiz vazgeçmeyeceğimizi, rüzgarın bizi korkutamayacağını söyleriz. Ama aslolan masaldır tabi ki. Orası en mutlu olduğumuz yerdir sonunda ölüm olsa da. Masalcılar da bilirler bu avantajlarını, gerçek ya da dürüst insanlara karşı olan. Her zaman kullanırlar bunu. Sadece beynine girmek yeterlidir dinleyenin. İyi bir masalcı bunu yaparken asla zorlanmaz. Dinleyen insan grubunun ya da özelde kurbanlarının nelerden hoşlandığını bilir. Onların değerlerine ters düşmeyecek, sahip oldukları ya da olduklarına inandıkları özellikleri daha parlak gösterecek, onları bu saçma sapan dünyada hiç olmadığı kadar yüceltecek  bir masal anlatır onlara. Öyle bir masal ki insan içinde yaşamak ister onun. Öyle bir masal ki insan başka bir gelecek göremez. Öyle bir masal ki insan bildiği tüm şeyleri bırakıp, kendisine anlatılanları hissetmeye başlar. Öyle bir masal ki... Sonra başkası çıkar bazen, masaldan bıkan birisi. Masaldan başka bir şey yazılmadığı bu dünyada olmaması gereken birisi. Saçmalayan birisi. Masallar saçma değildir, güzeldir olsa olsa. O masalı seçemez, saçma onu seçmiştir zaten. Masalın huzurunu istemez. O anlatan değildir. Sadece böyle şeylere başlayıp devamını getiremeyendir. Gökten inen vahiyler, "Seni başladığın şeyi bitiremeyesin diye gönderdik" şeklinde gelir ona. Onun bir şekli yoktur. Aslında masal anlatan ve masal dinleyen güruh, yani dünyanın yüzde sekseni, onu hiç ilgilendirmez. Çünkü klasik masal dinleyicisi onu önemsemez hiç. Kim başlayan bir metnin arasına korsan gibi dalan birisinden hoşlanır ki gerçekte. İnsanlar kendilerine bir şey söyleyen yazıları , kendilerini bir yöne sevk eden şeyleri severler. Saçma şeyler onlara göre değil. Onlar masallara layıktır. Gerçek karda rüzgara karşı yürümek, masal uyumaksa eğer, saçma kuzey kutbunda uyur gezer olmaktır. Kahramanlar hep o yürüyenler arasından çıkar, uyuyanları yönetirler, masal dinleyenleri. Uyur gezenleri kimse görmek istemez o arada. Huzur bozar saçmayı sevenler, bu yazının huzurunu bozdukları gibi. Okuyanlar belki "Ne olursa olsun masalcıların tahakkumundan kurtulmalı, bildiğimiz, inandığımız gerçekleri asla unutmamalıyız" gibi bir ana fikir beklerken, aniden araya giren saçma her şeyi batırır. Batmış bir yazının da kimseye hayrı yoktur. İşte bu yüzden, yazıyı yazan bir yerde onu terk etmek zorundadır. Yazıyı aklı selimlere bırakmak onun insan ırkına yapacağı en büyük fayda olacaktır, insan ırkına zerre kadar önem vermese de. İnsan diye bir ırkın varlığından bile habersizdir aslında. Sadece masal dinleyenlerden birisi olmak istemektedir belki de, masalcı olacak kadar zeki olmadığı için. Karda uyuyabileceğimiz nice, sevimli masallara sevgili okur.

Yorumlar