Karma öykü

Hırsız Obura döndü. Burada olmamızın bir açıklaması var mı, diye sordu. Yine aklı evvel birisi yedi ölümcül günah hakkında bir şeyler yazmaya karar vermiştir herhalde, dedi Obur. Peki, neden üç kişiyiz burada dedi Hırsız tekrar. Öfkeli birisini göremiyorum burada, şehvetli, gururlu ya da kıskanç da yok. Bir şurada pinekleyen adam var Tembel olarak nitelendirilebilecek. Anladığım kadarıyla yazarın kendisi de benzer özelliklere sahip, yani tembel. Çok karakterli eserler yaratmaya üşeniyor dedi Obur ötekine. Obur hep üstün görürdü kendini diğerlerinden. Hırsız da kıskanırdı onu.

Kıskançtı ve açgözlüydü hırsız. İki günaha giriyordu gözü kapalı. Öfke? Pek de kontrol edemezdi. Sıksam hepsini çıkartırdım bir kalemde ama ne oburum ne de tembel. İstesem de olamam, diye düşündü. Pisboğaz herif, sosisli yiyor sabahın köründe. Ama zekiydi Obur, biliyordu, kıskançlığı sırf bundan.

Müstakbel tembel adam konuşmuyordu. Sebebi belirsiz… Çekingen olsa böyle gerine gerine yatamazdı diye düşündü obur olan. O derece umursamaz ki, içinde bulunduğumuz durumu sorgulamıyor. İçinde bulunduğumuz durum… Hazır Karakterler Yaratma Programının ilk nesil ürünlerinden biriydi obur adam. 32 yaşta sabitlenmişti. Daha önce de bu yedi ölümcül günah mevzusu peydahlanmıştı. Ara ara popüler oluyordu demek. İlk ben ölürüm muhtemelen, şu 6. nesil salak hırsızdan kurtulurum, diye geçirdi içinden.

Tembel hala uyuklarken yukarıdan bir müdahale geleceği haberi geldi kulaklarına. Normalde hikayeler böyle başlar, böyle biterdi. Obur dayanamazdı hiç bunlara. Kendisinin diğerleriyle aynı muameleye tabi olmasına… Günahkar bile değildi normalde kendisi. Aptal bir tanrının zamanında yaptığı aptal bir sınıflandırmanın stereotipi olmayı hak etmiyordu. Ne yese yarıyordu sadece. Bu sıkıcı yedi günah oyunundan da bıkmıştı ne zamandır. Saatine bakmak istedi. Yoktu yerinde. Küfrederek Hırsıza döndü. Burada yapma bari şunu, zaten yeterince daraldık. Ne olacak bilmiyoruz. Ne yapayım, tutamıyorum kendimi diye üste çıkmaya çalıştı Hırsız. Sinirlenmeye çalıştı yalandan. Yok, öfke olmuyordu, vazgeçti. Saati masanın üzerine bırakıp Tembele yanaştı. Hedef saptırmalıydı.

Sence kimi gönderecekler yanımıza, umarım o geçen seferki manyak olmaz. Burnundan kıl aldırmıyordu hiç. Şu pis tecavüzcüye ne demeli. Bu yazara artık birisinin bir dur demesi lazım belki de. Tembel gözlerini araladı, şehvetli biri gelecekse kadın olur inşallah dedi. Tekrar kapadı. Obur arkadan, bırak şunu, dedi. Hiç bir hikayede ön planda olamayacak kadar silik birisi o. Acaba ters birini mi gönderecek bu adam. Ne zamandır sinirli birisi gelmedi buraya. Gelmese daha iyi olur gerçi, burada yeterince sorun yaşıyoruz zaten üçümüz de.

Buradaki esas problem sensin, diye düşündü Hırsız. Söyleyemedi ama. Söylemeyecekti zaten, ama bekledikleri müdahale gelmişti. Bir tane adam etrafa bakıyordu anlamsızca.  Obur kendi kendine küfrederek adama yanaştı ve sordu sen de kimsin diye. Adam, ben Temel, dedi.

Ben tanıdım seni dedi Hırsız, etnik karakterlerdensin sen, yalnız senin ciddi bir hikayede yerin olamaz, umarım bizi bir şaka uğruna toplamamışlardır buraya. Temel de huzursuz görünüyordu, ortam kasvetli gelmişti belli ki. Spesifik karakterlerde böyle uyum sağlayamama sorunları çıkardı zaten. Birazdan arızaya geçer o dedi Obur, hain bir gülümsemeyle.

Temel titremeye başladı, işte demiştim dedi Obur. Yok dedi Hırsız folklorik dansları böyle. “Hamsi koydum tavaya da, başladı oynamaya…” Her neyse, başımızdakinin bir hikayesi yok bence, deneysel şeyler peşinde, diye söylendi Obur. “Açtım baktım hamsi yok da başladım ağlamaya…” Bu histerik adamı da ondan göndermiştir yanımıza.

Bir müdahale haberi daha geldi. Noel Baba gelirse uyandırın dedi Tembel sırtını dönüp uyumadan önce. Temelin görüntüsü tarazlanmaya başlamıştı. Oburla Hırsız birbirlerine baktılar kalacaklarını bilmenin net hoşnutsuzluğuyla. Temel yok olmuştu bile.

Çok geçmeden bir adam daha belirdi, Temelin kaybolduğu yerde. Frak giymişti, beyaz eldivenleri vardı. Uzaklara bakıyor gibiydi. Hırsız bir kahkaha patlattı: Uşak bu!

"İşte kimlerin elinde olduğumuzu anlayın artık. Uyan sen de tembel, bir şeyler yapmalıyız. Bu şey, simülasyon mudur, hikaye midir her neyse daha fazla uzayamaz. Hem tarazlanmak nedir allasen. Testerede oynasaydım daha rahat hissederdim kendimi emin olun. Çıkmalıyız buradan hemen, kendi hayatlarımızın efendisi olmalıyız. Sürekli saçma hikayelerden birilerini gönderenlere ihtiyacımız yok bizim. Bu onurlu savaşta seve seve kendimi feda ederim ben lideriniz olarak. " derken Obur elektrikler kesildi aniden. Bir çığlık duyuldu. Etraf tekrar aydınlandığında Tembel gitmişti, kanlı yatakta Uşak yatıyordu.

Katilin kim olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok herhalde, dedi Hırsız. Obur gülmedi. Konuşacak durumda değildi. Çok ileri gitmişti yazar bu sefer, kaç dönemdir hiç kimse böyle kaybolmamıştı. Umarım sonumuz kötü bir west world taklidine dönmez diye düşündü. Biraz önceki kadar cesur değildi. Belki de Manisadır katil diye espri yapmaya çalıştı. Ama sesi o kadar zayıf çıktı ki anlaşılamadı.

Uşağın yattığı yerin yakınında bir hareketlenme daha oldu. İşte Temel tekrar gelmişti. Ama bu kez kendine daha fazla güvenen, daha bir atak. Tava filan yok benim elimde diye bağırdı. Sanki gözdağı veriyor bize pis adam diye düşündü Obur. Hırsız yanaştı Temel'e. Sakin ol dostum dedi. Anlaşabiliriz. Aslında yazara söylüyor herhalde diye düşündü Obur. O da Temel'e yaklaştı. Ortalık birden tekrar karardı.

(Bir şey vardı, çığlık ya da. Sayı sayıyordu sanki biri. Bağırarak yediye kadar sayıyordu, ama anlaşılmıyordu hiç. Aydınlandı diyecekti tam yazar, ama başaramadı. Karanlıktı hala her yer, müdahale edemiyordu yazar. Ürperdi birden, ne yapacağını bilmiyordu. Çok mu karıştırmıştı karakterleri. Gidişine bırakması mı gerekliydi her şeyi. Allak bullak olmuştu her şey.Toparlandı, saçmalıyordu. Halüsinasyon herhalde dedi.)

Ortalık aydınlandı. (Sevindi yazar) Yalnız ortama kırmızı hakimdi en çok. Hiç bir hareket yoktu.(Herhalde o karanlık zamanında yazmıştı bunları)  Etrafa dağılmıştı tüm karakterler, daha doğrusu karakterlerden geriye kalanlar. (Böyle bir şey planladığını hatırlamıyordu yazar. Neyse yeni bir ekip oluşturmanın  zamanı gelmişti diye düşündü. Ama önce şunu düzgün bir şekilde bitirmesi lazımdı) İşte Temel'den kalanlarla Uşak üst üste kan gölünde yatıyorlardı. Hırsız diğer köşede karnında bir bıçak iki büklüm yerde oturuyordu. Oburun yüzü parçalanmıştı, artık neyle girdilerse. (Herhalde birbirlerini yok edene kadar durmadılar, diye düşündü yazar) Bir tek tembel yok, en başta kaybolan. Tembel, (Ama onu bu son karanlıkta geri getirmeyi planladığını hatırladı. Etrafa iyice baktı) Tembel yoktu.(Birden biraz önceki ürpertiyi tekrar hissetti.Elektrikler bu kez kendi evinde kesildi. Ensesinde hissettiği sıcak nefesten sonra bir şeyler yazmaya çalıştı) Katil .........(........)

Yorumlar