Domuzlar, Şefika Abla ve Ben


Domuzlarla dolu bir akşamda tek tavuk kalmak nasılsa ben de öyleydim o gün. İzin var mı dedim Mustafa'ya. Olma mı çıktı ağzından. Çok özeniyor filmlere diye düşündüm. Her dönemde yeni bir kalıp buluyordu kendine, daha kendini bulamamıştı ama. Çıkardım bıçağı salladım etrafta dolaşan domuzlardan birine. İzin çıkmıştı sonuçta, ya da zaten intihar edecekti. İşte önemsemiyordum domuzları fazla. Onlar da beni sevmiyorlardı, önemseyecek kadar da zaman geçmemişti. Kendilerini de düşünmüyorlardı. Haramsınız siz bir kere dedim Şefika ablaya. Domuz da haram ama onu bıçaklıyorsun dedi Mustafa. Şefika abla konuşmadı. Uzaklara bakıyordu. Kalemim olsa bir şiir yazardım ona orada. Mustafa sevmez şiirleri, sadece belli bir seviyenin altındaki yerli filmleri seviyor o. Beni seviyor musun dedim Şefika ablaya. Hangi dar gelirli sevmez ki dedi tavuk etini. Konuyu değiştirme şimdi, bak kardeşin dinlemiyor şimdi bizi. Seviyor musun beni?  Haram demeden önceydi o dedi. Bazen konuşurum öyle boş boş. Ağzıma acı biber sürecek kimse yok sonuçta yıllardır. Yıllar önce acı çekme yetimi kaybettim ben. Böyle bir yetimin olduğunu da kaybedince öğrendim zaten. Mustafa acıma yetime diye espri yapmaya çalışmıştı. Gülmedim. Domuzların örgütlenebildiğini de bilmiyordum, hayvan çiftliğini okumadan önce. Sen hayvan çiftliğini okudun mu dedim Şefika  ablaya. Sadece domuzlara kadar okudum dedi.  Yetmiş ona, bana da yeterdi de bitirmem lazım gibi geldi okumaya başlayınca. Ya da kesin bitirirdim başlasaydım. Hatırlamıyorum hangimizin okuduğunu, ben mi Mustafa mı? Rakılar birbiri ardına gelip gidiyordu her domuzlu Akdeniz akşamı gibi. Tavukları kimse önemsemiyordu ama. Akdenizdeyken yüzen hiç tavuk görmedim ben. Domuz gördüm ama, inek de. Zürafa da görmedim, onların yüzmesini gerek yok herhalde. Hipopotamlar sırtlarında taşıyor onları. Vefalı hayvanlar di mi dedim Mustafaya. Evet dedi insanın en iyi dostu. Şefika ablaya döndüm sonra. Seviyor musun dedim? Ailece severek izliyoruz dedi. Kıldı Şefika abla, bu domuzlar hepimizi kıl etmişti ama. İzin var mı dedim, olma mı'yı duyacağımı bilerek. Duydum da, bir duble rakı aldım domuzun tekinin önünden. Bira içsin o dedim. Bira getirdiler.  Buz var mı dedim, buz getirdiler. Bir bardak da su ama içine koymayın dedim. Koydular, domuzlar hep öyle içiyormuş. Geçen geceyi hatırlıyor musun dedim, Şefika ablaya? Hangi geceyi diye Mustafa atladı önce, bir domuz kıvraklığıyla savuşturdum onu. Tavuk kıvraklığı yetmezdi çünkü. Sivrisinekler vardı dedim hani, sen de benim olmuştun. Domuzlar da vardı dedi Şefika abla. Tavuklar da dedim. Mustafaya baktım zeybek oynuyordu domuzlar bakarken. Gitti mi hoşuna dedim, he dedi. Baktım gözlerine. Gülüyordu gözlerinin içleri. Bizim buradaki domuzlar hiç gülmezdi. Ben de gülmeden seviyor musun dedim. He dedi yine. Niye he diyordu bilmiyorum. Akdenizdeydik oysa.  Gelir misin dedim? He dedi yine. Mustafaya baktım, düello yapıyordu bir domuzla. Hep böyle dedim bu. İzin ver mı dedim Şefika  ablaya., olma mı dedi o da. Öptüm. Sonra baktım kurbağa olmuş Şefika abla.  Olmaz dedim Mustafaya. Burada kurbağalara yer yok dedim Mustafaya. Söyle ablana domuza yet açsın hayatında dedim Mustafaya . Söyledi Mustafa, domuz oldu Şefika abla da sonra. İzin var mı dedim bir daha, Akdenizde kendini tekrarlayanlara iyi bakmadıkları halde. Evet dedi, domuzların kültürünü de almıştı sanki. Kalktım, kusura bakma Mustafa dedim, bıçakladım Mustafa'yı Domuzlar birden tavuğa döndü. Bir Şefika abla kaldı. O Şefika ablaya döndü. Ben de ona döndüm. Hadi gidelim dedim,  bu gece kadir gecesi olmaz dedi. Sonra Kadir geldi. Ben de gittim.

Yorumlar