Dolu ve Mutlu






Yağmur tanesi gibi olmak isteyen insanlar tanıdım hayatımda. Bazıları hiç ummayacağınız koca koca adamlar, başarılı henüz benim gibi dünyadan ümidini kesmemiş, her seferinde koca saçmalıklarla karşılaşmayanlar jakuzilerinde keyif halindeyken. Ama onlar bile dünyanın bu ağırlığını kaldırmak istemiyorlar. Yağmur damlası kadar bağımsız ve bağımlı olmak istiyorlar. Onun gibi hassas ve güçlü. Diğer yağmur damlalarını düşünmemek istiyorlar, onlarsız da yapamıyorlar. Bu insanlar bir ağaç gibi tek ve hür yaşamak istediklerini düşünüyorlar belki, ama yağmur damlası olmak istiyorlar o ağacın yapraklarında sadece. Kendilerini seven insanların olmasını istiyorlar, onlar usul usul yağarken altlarında yürüyecek. Kimseyi sevmemek stiyorlar ama. Bunlara fazla kapılmamaya çalışırım ben. Sürekli aynı şarkıyı dinleyen insanlardır bunlar. Ben değiştiriyorum ara sıra ve ben istemiyorum insanların beni sevmesini- ya da bazıları sevebilir, Stockholm Sendromu gibi bir ortamda.  Ama daha sert biriyim ben onlara göre, ordaki yaprağın üstünde duramam  aşıkların beni gösterip gülümsemesi için. Ben delip geçerim onu. Soğuk birisiyim ben. Soğuğum ama öyle kardan adam yapan mutlu aileler, kar perisi yapan küçük kızlar bana göre değil. Ben sizin hep kaçtığınız, dışarıdan bazen korkuyla, bazen şaşkınlıkla  ama çoğunlukla heyecanla izlediğiniz doluyum. Evet, dolu daha uygun benim için. Anadolunun bağrından kopan biri için daha uygun, kelime oyunu yaparsam.  Öyle yağmur gibi zırt pırt gelmem ben, kar gibi sadece kışın da gelmem. Siz benim yukarıda bir yerde olduğumun farkındasınız. Aklınıza gelmem çoğunlukta. Ben böyle biriyim insanların hatırlamadığı, sadece olunca fark edilen. O zaman da kaçılan ama. Yukarıdayım, yıldızlara daha yakınım sizlerden, kahve içmeye giderim omlara bazen.  Konuşurum onlarla. Geri alamayacağım şeyleri. söylerim genellikle.  Bir önceki yaşamımda sizin gibi biriyken kaybettiğim şeyleri. Bana kimse hadi senin sıran geldi demez gökyüzünde . Ben kendim karar veririm ne zaman yağacağımı, ne zaman kaçıracağımı insanları, ne zaman küfrettireceğime kendime. Benim doldurmam lazım bir şeyi diye düşünürdüm bir önceki ömrümde hep, belki o yüzden dolu yaptılar beni. Belki de satmışımdır ruhumu . Hayır siz zavallı insanlar gibi şeytana değil, ben zamana sattım ruhumu ve kendimi. Zamanında çok zaman kaybetmiştim. saçma bir ömür yaşatmıştı. O ömrümde, sizin gibi olduğum o ömrümde, hep istemediklerimi verdi bana. Başka bir yer istedim ondan sonra;  başka bir zaman, başka bir hayat. Başka birisini istemedim ama, sonuçta bana gelenler hep aldı benden , daha hiç verenle karşılaşmadım. Dolu olunca şu anki gibi, almak vermekle işin olmuyor. sadece düşüyorsun- tek problemin yer çekimi oluyor. Öyle kavgalar, kaprisler, ikinci bir şans istekleri, ya da hiç bir şey istememek. Böyle şeyler geride kaldı. Yıldızlar, evet onlar şahidim şu yaşamım daha bir güzel her şeyden. Biliyorum ömrüm kısa olacak ama hiç bir derdim yok en azından. Bazen arıyorum eski hayatımı, hayır yanlış söyledim- sadece güneşi arıyorum eski hayatımdan- o güneye giderken gördüğümüz güneşi. O zaman sevmezdim fazla, kaçardım hep şu anda insanlar benden nasıl kaçıyorlarsa. Şimdi özlüyorum bazen, sonra hatırlıyorum  o zamanları- o insanları- o yıkılışları her şeye rağmen. Ben doluyum ve mutluyum burada -  hep aynı olsam da mutluyum gökyüzünde sizsiz.

Yorumlar