Kötü olan kötü kalır





Bu kadar kötü bir şey sadece iyiye gidebilir dediğinde, daha birbirimizi tanıyamamıştık hiç. Dünyası karma karışık olan insanlarla , basit ve güzel hayatların savaşında bir piyonduk, karşı tarafa geçmek isteyen. Bilmiyorduk ama hangi tarafta olduğumuzu, henüz ikimiz de. Ay da daha yenilenmemişti. Oysa ben ayı görmek istiyordum her zaman yanımda. Çan eğrilerinin gerçek hayatta olabilirliğine inanmamıştım hiç. İstatistik diye bir bilim olduğuna da. Totemlerim vardı benim, yıkamadığım. Tanrılarım vardı kopmak istediğim ama korkumdan yapamadığım. Eşlerim vardı dünyanın her yerinde,  bırakamadığım bir tanesini bile. Sonra bir de sen vardın. Yo, sen oldun sonra. Garip bir  şekilde meydana geldin ateşler içinde dans ederek. Hint düğünlerindeki, gelinin en sevdiği arkadaşı gibi dans ediyordun. Bense yılandım sadece, dünyadaki onca yer arasından senin boynunda yaşama şansını elde eden. Daha kötü ne olabilir dediğinde, daha beni, doğduğum toprakları bilmiyordun. Bu toprakların insanlarının, benim  kaderim, kaderimiz; sadece geriye gitmekti. Daha ön tarafa taşıyacak kimse çıkmamıştı beni. Ben yaparım  demiştin oysa sen. Tanımıyordun beni ve ben yaparım demiştin. Gerekirse beraber içeriz Acheron'un suyunu, ama geçeriz karanlığı demiştin.  Gerçekten tanısaydın demezdin eminim. Sana ibadet eden son insan da olsam, sevemezdin gerçekten tanısaydın beni. Bozuk palyaçolar gibi, sadece günde iki defa güzel şeyler yazdığımı anlardın o zaman. Yapamadım ben ama, bırakamadım kendimi sana. Savaşın coşkusuna mı kapılmıştım bilmiyorum, ikimizin akıl dışı uyumuna mı. Uymamalı insanlar birbirine fazlasıyla, savaşamıyorlar sonra güzelce. Sen ateşin içinden çıktın ve en seveceğini sandığın kulu yarattın o gece. Ay daha yeni, daha parlak olamazdı o gece. Sonra da her şey daha kötüye gitti, ay bir daha hiç yeni olmadı. Yazarlar hep kendilerini tekrarladı. Palyaçolar asla doğruyu göstermedi bir daha. Ve ben yaratıcımla , senle savaştım hep. Sen hep tek tanrım olmak istedin. Sevgin kalsın istedin tek tapılacak. Olmamıştın ama daha ateşlerin içinde o zaman. Ben de senle savaştım, olmayan senle. Ateşinle temizleyemeyecektin beni, Taşıyamayacaktım beni yukarıdaki dağına. Beni dağlarda yaşamak için yaratmamıştın. Sürünmem gerekiyordu bataklıklarda. Beni sevdiğini söylediğinde dünyada yaşayan canlıların tümü sana nasıl gülmüştü hatırlıyor musun? Salak sen, salak aşkım, salak tanrım; vaz geçmedin benden o zaman da. Sonra ben seni yarattım. O hint düğününde. Savaşmam gerekiyordu çünkü senle. Tekrara düşme pahasına savaşmak. Sen de savaştın benimle, uyumlu yaratmıştım seni bana çünkü. Böylesine uyumlu olmak zorunda mıydık sanki? Biz birbirimizi sevmedikçe her şeyin iyiye gideceğini biliyordum ben. Dünya kötü insanları severdi çünkü. Hayatta onlar kalırdı sadece. Sevgi... onu Acheron'un orada kaybettik su içerken. Daha çok ihtiyacı olanlara kaldı belki. Sadece sevenler hayatta kalır dediğin günü hatırlıyor musun, gözlerime bakarken. İçinde kendini gördüğünü söylemiştin. Yalandı o da, ben gözlerimi o düğünde kaybetmiştim çoktan. Ayı da kaybettim, ateşi de, son kalan palyaçomu da. Sadece sen kaldın elimde, ama ben seni de kaybedeceğime eminim er ya da geç. Bir şey kötüyse hep kötüye gider çünkü.

Yorumlar