Bir DKİKE (Dünyayı Keşke İnsanlarından Kurtarma Enstitüsi) Çalışanı İle Söyleşi



Keşke keşke diyenler toplu intihar törenlerine beni çağırmadan kendi başlarına, mutlu mutlu becerebilseydiler şu işi. Ama benim kaderim bu. Keşkecilerin son anlarını geçirmelerine yardımcı olmak, gerektiğinde ölmekten vaz geçen azınlıklara yol gösterip, bu dünyada kendilerine ihtiyaç olmadığını anlatmak. Her gün sabah erkenden kalkıp, bu ulvi görevi yerine getirmek üzere ellerimi yıkarım. Sonra da ilk keşke insanının yanına giderim. Şimdi bu bir şiir olsa ben bu mısrayı geçip hemen yeni bir şeye geçebilirdim. Ama didaktik bir şey sonuçta bu, ve okuyanlar ya da başkaları okurken dinleyenler olduğunu farz ederek herkesi aydınlatacak bir takım bilgiler vermek zorunda hissediyorum kendimi. Bu keşkeciler nasıl insanlardır, onlardan başlıyayım ilk önce. Keşkek yemezler tabi, hehehe. İşte benim görevimde bazen espri yapmak zorunlu oluyor, havayı yumuşatmak için. Bu keşkecileri en çabuk keşke kelimesini kullanma sıklığından tanıyabiliriz. Dakikada üç tane yeterli bir orandır bizim için. Çoğunlukla konuşturmaya çalışırız bunları. Ama bazıları inatçı olur, bir tek kelime alamazsınız ağızlarından. Bunların fiziki özelliklerine bakarız. Gözlerin uzaklara kayması önemli bir faktördür. Omuzlardaki düşüklük, dudakların hafif (burası önemli çok kıvrık olmaması gerekir) aşağı kıvrılması önemli diğer belirtilerdir. Nadiren bazı insanlarda ağlama da görülür, ama bunu fazla dikkate almayız biz. İşte bu belirtiler bulunan insanları konuşmaya ikna etmemiz gerekir başta. İlk önce mevsimlerden gireriz, çok klasik bir oltaya çekme yöntemidir bu. Bu sene de iyi kar yaptı, son 10 yılın en sıcak yazı olacakmış  gibi beylik cümleler, bu keşke insanlarını çoğunlukla tahrik eder. Eskiden keşke adamı diyorduk gerçi. Ama dünya değişiyor, biz de değiştik.Neyse, o olmazsa, yanlarına yaklaşıp aşktan sevgiden bahderiz, eninde sonunda çözüleceklerdir keşke insanları. Çözüldükten sonra ne yaparız peki. Onlara kendilerini gösteririz. Ne kadar sefil, ne kadar zavallı insanlar olduklarını bir şekilde anlatmak lazımdır. O yüzden yanımızda bir mutlu insanla gezeriz.  Bu arkadaş keşke insanı her keşke dediğinde karşı argüman sunar, daha da çökertir adamı- kırılma noktasına geldiğinde ise biz devreye gireriz. Dünyanın keşkelerle yok olma aşamasına geldiğini, onlarsız daha güzel yarınların geleceğini ve bunun için en iyi çözüm yolunun intihar olduğuna ikna ederiz müşkülpesent keşkeciyi. Hep bu kelimeyi kullanmak istiyordum, uymamış olabilir idare edin şimdilik. Sonra bir tarih belirleriz ve yanında bir çırak bırakırız ki o tarihe kadar fikrinde bir değişiklik olursa bizi uyarsın diye. Ben de çırak olarak başlamıştım bu işe , hatta bir toplu intihar töreni için 2 ay beklediğimi birlirim bir keşke kadınının yanında, ben de keşke demeye başlamıştım baya ama ustam kurtardı beni. işte törenler en zor zamanlarıdır bu işin. Toplu olduklarında bazen birbirinden umutlanarak vazgeçmeleri mümkündür. ama biz sağlama bağlarız işimizi hep, imza alırız keşkecileden. Vazgeçence biz yapmak zorunda kalırız işi. Giyotine de sokamadığımız için kafayı bu iş için hazırlanmış katanalarla hallederiz. Yani yetenekli olmamız gerekiyor. Keşke bu kadar sorumluluğumuz olmasaydı. Ya da keşke dünya bu kadar bize gereksinim duymasaydı. Ya da insanlar keşke keşke demeye ihtiyaç duymasaydı. Neyse ben artık ayrılayım, zaten bir arkadaşım geldi. Bir şey söyleyecek galiba bana, Keşke daha erken olsaydı. İyi akşamlar.

Yorumlar