Bilinmeyen Bir Şey- Bölüm 5



GÜNÜMÜZ


Karanlık bu sabah- her gün olduğundan daha karanlık diyemem belki. Siyahın tonları da olsa, gerçekte her zaman siyah. Kalacak mı bu karanlık burada bilmiyorum ama içime baktığımda da görebiliyorum aynı şeyi. Günlerce bir şey yapmak istemiyorum. İnsanları görmek, dünyayı alışılageldiği gibi yaşamak istemiyorum. Her baktığımda denize içim umut değil karanlıkla doluyor. Karanlıkla dolmak yanlış bir ifade, evet. Karanlık ışığın olmadığı yerdir diyorlar ya. İşte bir şeyin boşluğu. Benim boşalacak bir şeyim kalmamış ama içimde. Herhangi bir heyecan, bir parça umut , az biraz parlama- yok hiçbiri. Gerek de yok diyorum kandırmak için kendimi. Nasıl olsa insan böyle, diyorum. Her durumda kötü olmayı başarıyor. Senin ne farkın var ki? Ne üstünlüğün var eczanedeki kalfadan ya da önümde yürüyen Voyvodadan. Hepimiz kendimize özgü kötülüklerimizi sergiliyoruz gizli ya da açık. Kalfa kasadan para aşırıyor, viagra filan satıyor fark edilmediğini sanarak. Voyvoda'da sadece kazık var. Ben mi? Benim burada her gece ne yaptığımı söyleyerek kendimi ifşa etmeye hiç niyetim yok. Ama şunun bilinmesi yeterli. Çok kişiyi incittim ben. o içimdeki karanlığı - boşluğu değil, karanlık benim içimde yetişen bir şey- biraz azaltmak için çok uğraştım. Ama her seferinde üstüne bir şeyler eklendi. Hala aynı benim, kapkara. Gerçi sokağa çıksam kimse tanıyamaz beni, anlayamaz da böyle olduğumu. Kendi halinde bir portakal tüccarı sanırlar. Antalyanın ışığını getirmiş, her tüccar gibi bir parça fırsatçı ama fazla zararı olmayan. Bu sabah mı böyleyim yoksa hep mi böyleydim ben, bilmiyorum. Öncesi hakkında hatırladığım iyi bir şey yok. Dünya benim gibiler için geniş bir kavram. Türkiye , Ankara , hepsi öyle . Evim bile geniş sadece burası var. Karanlığın olduğu yer. Durduğum nokta. 10 dakika önce herşeyi unutmuştum ne güzel. Şimdi ise sadece 10 dakika öncesini unuttum, hepsini hatırlıyorum- yaptığım tüm şeyleri. Ve hepsiyle daha derine gidiyorum . Şimdiden 4. çembere kadar kadar indim ,kimlere ayrılmıştı. Evet açgözlülere. Tam bana göre bir erdem, hiç bir zaman azla yetinmedim ki, herşeyin fazlasını istedim. Güneşin , denizin, sevginin, mutluluğun, zamanın. Hatta bir ara kahveyi bile çok şekerli içiyordum. Şimdi değil ama. Herşeyim gibi o da şekersiz artık. Hayattan zevk almayı bırakalı çok oldu. Güneşin ve onun getirdiklerinden nefret edeli de. Artık yeni bir insan var demek de istemiyorum. Eskiden beri böyleydim ben belki de. Sadece kendimi tanımıyordum. Dışardan bakanların gördüğü gibi görüyordum belki ben de kendimi. Özünde iyi biri olarak, ufak tefek kusurları olan. Ama böyleyim ben, kandıramam seni. Sen geldiğinden beri fark ettim böyle olduğumu. Az kaldı bitecek yakında her şey. Sen ve ben kurtulacağız bu bok yuvasından. Sonra belki senle birlikte eski ben olabilirim yeni dünyada. Kalabilirim sonsuza kadar beni seven biri varken yanımda. Vaat edilen o çünkü bana. Öyle demişti ASPAVA'dakiler.

Yorumlar