Bilinmeyen Bir Şey - Bölüm 16






13 GÜN ÖNCE

  
     Hava erkenden kararmaya başladığında BGM'deki herkeste tam bir panik havası vardı. Normalde kışın hava erken kararırdı zaten. Ama bu kış yaz saati uygulamasından çıkılmadığından herkes hava daha kararmadan evlerine gitmeye başlıyordu. Büyükşehir Güvenlik Merkezinin Maltalı direktörü Martin Garrix, bu ileri görüşlülüğe hayran kalmıştı. Kendi ülkesinde hala yılda iki defa zaman dilimlerini değiştiriyorlardı. İşte bu yüzden Ankara bu kadar büyük bir ülkenin başkenti, diye düşünmüştü kaç defa. Kendisi de bu kente hizmet etmekten gurur duyuyordu. 

   Ama bugün 12'de kararmaya başlamıştı hava ilginç bir şekilde. BGM'de moonlight sonat çalıyordu. Ankara türkülerine alışmasına rağmen bu eski alışkanlığından bir türlü vaz geçemiyordu. BGM Meteorolojik felaketler birim başkanı Melike Güngören'i çağırdı hemen. Melike gün içinde bir güneş tutulması ya da uzaylı istilası beklemediklerini söyleyince daha da ürperdi. Bu kadın uzaylıları nereden biliyordu ki. Neyse. BGM dünya dışı varlık ana iletişim sorumlusu Mehmet Garip'i de çağırıp sordu. Hayır o da bilmiyordu. BGM Zabıta amiri Murtaza Göztaş arkadan bağırdı. Martin Bey, belki de Allah kafamıza taşlar yağdıriy, Ankaranın bağları yerine hergün bu meymeneti şeyi dinlediğimiz için" Dikkate almadı, Martin. Gerek yoktu.

    BGM illegal örgüt koordinasyon şube müdürü Mahmut Gergintepe'ye baktı. Umutsuz gözlerini gördükten sonra soru sormaktan vazgeçti. Bir şey yapmalıydı hemen . Başkan bilmeli miydi olanları? Daha bir cevabı yoktu ki. Kafası çok doluydu ki, uzaklardan Mösyo Garrix diye bir ses duydu. Titredi, kendine geldi sonra. BGM ve Büyükşehir posta işleri büro şefi Muhsin Güçlü o sırada kendisini çağırıyordu. 

    "Ben Fransız değilim bana bay Martin diyebilirsin dedim kaç defa Muhsin Usta" dedi. Muhsin " bir mektup geldi, ASPAVA diye bir yerden. Önemli olduğunu düşünüyorum. üstünde Gordon Freeman yazıyor." "Kim bu adam , çok saçma bir ismi var. Martin Goodman olmasın o". " Hayır efendim. dediğim gibi, ASPAVA diye bir örgütten gelmiş." Mahmut birden atladı. "Biliyorum ben onları . Tarkan Bey var başlarında. Saygın bir adamdır. Açsak mektubu." Terbiyesi gereği başkalarının mektuplarını açmazdı Martin , ama acil bir durum vardı. Ankara karanlıktaydı. 

    Açtı, ilginç, hava aydınlanmaya başlamıştı. Sadece saçma ama ürkütücü bir şiir vardı mektupta. Saygınmış, Mahmut'a küfretmemek için kendini zor tuttu.

Yedide keramet vardır dedi bilmişçesine olacakları
Eskiden dese gülüp geçerdim ama durdum bu kez
Değil miydi o sersem beni bile ikna eden geçende
İkinci seans başlamamadan bir kaç dakika önce
Nereden geldiği belli olmayan yeşil düşlü bir cüce
Cüzdanının içinden çıkartıp ne gösterdi bilinmez
İlk defa inandım, görünce ellerinin kanadığını


Parasız kaldığına inanmadığım akşamdı evet
Astral kehanet filan diyen madrabazın ardından
Tüm etkileyiciliğiyle o çıktı güruhun karşısına
Olasılıkları tek tek hesaplayan adam edasıyla
J harfi ile başlayan kelimeleri tek tek sayınca
Erimeye başlamıştı tüm alışkınlar kızgınlıklarından
Narkozdan bir adam bağırıyordu "İşte kayıp cennet"


Çok değil yedi bitmek bilmeyen dakika sonra
Islık çalar gibi çıkmıştı dudaklarından o kelimeler
Kadınlar çığlık attı , erkekler sadece duvara baktı
Aşıklar ayrıldı, yaşlılar sustu, ortaklıklar dağıldı
Cadavera vero innumera, sözü tüm binada yankılandı
Artık biliyordum, inanacaktım her dediğine teker teker
Kriz bittiğinde, hatırladığım sadece bahsettiği yedi oda


    Bu neydi şimdi?Yedide keramet olsa adına yedi demezler diye düşündü Martin. Bir an için Malta'ya dönmek istedi. Ama başkana bunu yapamazdı. Güvenmişti ona. BGM iç ve dış girişler kısım müdürü Maya Gençila, yanına geldi o sırada. " Efendim. kapıda birisi var. İlginç bir ismi var Gordon Freeman diye, sizi görmek istiyor. Hava iyice aydınlanmıştı tekrar. Bir gizemi daha çözmüştü herhalde Martin. BGM çalışıyordu. "Martin Goodman olmasın o, ya da gönder bakalım ne diyecekmiş."

Yorumlar