Adsız Başlangıçlar - 2



Bu akşam biraz durgunsun sanki, dedi Sylvia. Tanıyordu beni. Sezdirmemeye çalışsam da saklayamıyordum kendimi ondan. Ne kadar olmuştu tanışalı şunun şurasında, 2 ay- 3 ay. hatırlamıyorum tam. Şu garip doğu avrupa gezilerinden birindeydi herhalde. Nasıl olduysa peşime takılıp gelmişti buraya. O günden beri de ayrılmamıştı hiç. Çoğunlukla insanları tanımak için gerçekten, bir ömür geçer. Ama bu kız o ömürü nasılsa sığdırmıştı bu daracık zamana. onun kadar olmasa da ben de bir şeyler öğrenmiştim hakkında. Polonyalıydı. Polonya'da doğmasına rağmen Chopin'den nefret eden tek kişiydi herhalde. Sıcakkanlıydı, insanları seviyordu. Hataları insanın yüzüne vuran birisi de değildi. Bir de sıkıldığımı anlardı hep. Yemeğe çıkalım dedim. Aç değildim, halbuki. Çıktık, müzikli bir balık restorana gittik sahilde. Küçük yerlerde fazla seçenek olmuyor. Şarkıcı kadın ortama bir taverna havası vermeye çalışıyordu. Sylvia'ya baktım, eğleniyor gibiydi. Ben de şansımı zorlamadım. Rakı meyve gidip geldim akşam boyunca. Şarkıcı yanımıza geldiğinde bile yüz vermedim. Ara sıra bir şey söylüyordu Sylvia, gürültüden anlamıyordum çoğunlukla. Başımı sallıyordum ben de. Bir ara garson çocuk masaya gelip bir kağıt bıraktı. Yanlış yere mi park etmiştim, öyle bir şey yazıyordu plakamın altında, izin isteyip dışarı çıktım beş dakika. Arabamı bulamıyordum. Çok içmiştim herhalde. Son zamanlarda bir şeyleri hatırlamama da herek kalmıyordu zaten, benim için Sylvia hallediyordu her şeyi. Hatırlıyor mu diye sormak için içeri girdim tekrar. O an gördüklerimi bir daha unutabilir miyim bilmiyorum. Müzik kesilmiş , her şey kırılmış etraf kan gölünde dönmüştü. Damlayan kan haricinde hiç bir ses yoktu. Biraz önce şarkı söyleyen sahte sarışın delikler içindeydi. Bilinçsiz bir şekilde masaya koştum, Sylvia yoktu, rahatlamıştım sanki. Etrafa bakmaya çalıştım ve kendimi gördüm. Gözümden girmişti bir kurşun. bir tanesi de omuzumdan. Kustum herhalde o anda. evet bendim, rakı mı, başka bir şey mi içmiştim ben. Tokatladım kendimi. Öleni değil şu anki halimi. Hala oradaydım, ölüydüm restorandaki yaklaşık 25 kişiyle beraber. Koşarak dışarı çıktım. Bir daha kustum. Dışarıda insanlar hiçbir şey olmamış gibi yürüyorlardı. Omuzuma bir el dokundu. Zıpladım. Sylvia'yı görünce hemen sarıldım ona. Çok sıktım herhalde, kurtardı kendini benden. Ne yapıyorsun, 20 dakikadır dışarıdasın, diyince bir şey diyemedim. Öptüm, Hadi içeri girelim dedi. Hala bir şey diyemiyordum, içeri girmeye de korkuyordum. Onun beni öyle görmesini istemiyordum, mantığım nasıl olduğunu bilmese bile. Hadi hesabı ödeyip kalkarız, sıkıldıysan dedi ve çekti beni içeri istemsizce. Gözlerimi kapadım, ama sesi duyuyordum. Açtım, sarışın kadın güz güllerine başlamıştı. Hemen herkes eşlik ediyordu. Masamıza baktım, boştu. Bitirmemiştim daha son kadehi. Biraz önce kendimi gördüğüm sandalyede sadece gecenin başında döktüğüm haydarinin izi vardı. Sylvia bende garip bir şey olduğunu farkına vardı gerçi. Ama burasının bir şey konuşulacak bir yer olmadığının o da farkındaydı. Rakıyı bitirdim, hesabı istedim. Gözlerim o kağıdı getiren çocuğu aradı. O da yoktu. Normalde çarpmazdı rakı ne kadar içersem içeyim. Dışarı çıktık hesabı ödeyip, oradaydı araba işte ilk bıraktığım yerde. Eve gidip uyumam gerekiyordu. Başka türlü kurtulamayacaktım bu psikolojiden. Atladık arabaya, neyin var bu akşam , diye zorladı Sylvia biraz. Bilmiyorum, kendimde değilim gibi biraz dedim. Arabayı kullanayım istersen dedi. Reddettim, öyle bir şey değildi. Evet, eve gidip uyumam lazımdı. Bunca yıldır nefret ettiğim 2. sınıf amerikan filmlerinin içine girmiştim sanki. Sanki birazdan uzaylılar gelecek ve beni yanlarına alacaklardı. Kahretsin, bu şeyleri düşünürken yanlış yola sapmıştım. Bu yol üzerinde polis çevirmesi vardı. Alkollüyken bunu göze alamazdım. İlerde sağda bir çıkış var gibiydi sanki. Daha önce gördüğümü hatırlamıyordum o yolu. Ama yapacak bir şeyim yoktu, daldım hemen diğer yola çıkma umuduyla. Sokak ışıkları yanmıyordu. Sylvia'nın da sesi kesilmişti. Korktun mu deyip ona baktım. Yoktu. Birden aşırı parlak bir ışığın içine girdim. Ve çarptım.

Yorumlar