Uzun zaman oldu, yapmadıklarımdan, yazmadıklarımdan pişman olmak yerine yazmayı yeğleyişim. Çok hatalar yaptım bu andan sonra, ama hiç pişman olmadım. Şimdi de benzer bir şekilde yazıyorum, içimden geldiği gibi değil ama - sadece parmaklarımın istediği gibi. Utanmıyorum hiç bir şeyden artık, ben değilim bu çünkü. Başka bir Erhan buradaki, evde bu klavyenin başında oturandan apayrı birisi yazıyor bu yazıyı, üstelik maskeye ihtiyacı bile yok. Farkında değildir belki bunların, beli de kendisinin yazdığına inanıyordur, ne kadar aykırı bir yazı yazıyorum diye kendi kendine triplere giriyordur belki de. Neyse boş verelim onu şimdi, nasılsa sonlara doğru ortaya çıkar ve bir pay kapmaya çalışır yazıdan. Şimdi o spotify listesiyle takılsın. Bu arada neden böyle bir şeye gereksinim duyduğumun ipuçlarını vereyim ben de. Doğrudan söylemek yerine ipuçlarıyla konuşmaya başlamam da aynı zamana denk gelir. Hani şu her şeyi yazmaya başladığım zamana. Başlarda bir körlük vardı açıkçası. Aşk gibi bir körlük, ikazsız- anlamsız. Sonra, neden bilmiyorum, bir anda kendimi buldum burada ve yazmaya başladım. Her şeyi yazıyordum, ellerimin götürdüğü yere gidiyordum adeta. Kayıp bir şeylerin peşinden gidiyordum ara sıra ve birilerini buluyordum bir şeyler yerine. Güzel şeyler oluyordu, normal bir insanı mutlu etmeye yetecek şeyler. Ama hiçbir zaman dayanamıyordum sonuna kadar, geliyordu ve ayrılmak zorunda kalıyordum son kısımda her zaman. Finalde ona kalıyordu tüm sahne ve her zamanki aptallığıyla mahvediyordu bütün olan biteni. Şans diyor bazıları, insanın bu hayat yolculuğundaki tek yoldaşı diye. Yaşadığımız hayatı şansımız belirlermiş sadece. Kimi seveceğimizi, kimi öldüreceğimizi. Ben de onun şansıydım aslında, gerçekten mutlu olmasını sağlayabilecek tek kişiydim , ama anlamadı her şeyde olduğu gibi. Birisi vardı, çok... neyse öyle eski defterlerin sırası değil. Sadece şunu bilin yeter, ondan intikam almak için her türlü sebebim var benim, gerçekten en sonunda sadece kendini değil beni de, hatta onu da yıkmayı başarmıştı. Hala geceleri gizli gizli öyle şiirler yazıyorsam, dışarı vuruyorsam her şeyi, tek sorumlusu, kendini bir şey sanan o beceriksizdir. Onun korkaklığı yüzünden buralardayım hala, onun zavallılığı yüzünden belki son şansımızı yitirdik gerçekten olmak için. Peki ben ne yapacağım şimdi, nasıl yok edeceğim onu. Ortaya atacağım pisliği, en bilinen haliyle anonimliğini bozacağım adinin. Kim olduğunu, gerçekten kim olduğunu göstereceğim herkese. Ama önce tanıtayım bu aşağılık oyunbozanı sizlere. Bundan oldukça uzun bir süre önce , hemen hemen tam bugünlerde kendinden kurtulmak istediği için dışarı fırlatmış annesi. Ne yazık ki doğa henüz yeterince tanımıyormuş ama, yaşamasına izin vermiş. Daha hızlı olmalıyım, daha hızlı yazmalıyım - birazdan damlar, onun saatleri geliyor. Pısırık, sefil bir yaratık olduğu için çocukluk yılları hep görünmez geçmiş - tamam dürüst olacağım o kadar da görünmez değilmiş , sonuçta ben çıktığıma göre bir şeyler olması lazım bir yerlerde ama süperstar da değilmiş yani- istemediği bir okul, istemediği bir meslek, istemediği bir hayat, çıkışsız kalmış her benzeri insan gibi. O zamanlar galiba başladı benim ilk kör zamanlarım, bu henüz emeklerken çıktım ortaya. Sonsuza kadar da kalırdım aslında ama kabullenemedi hala beni tam olarak, çoğunlukla kendisi olduğunu sanıyor cesur olanın ve ürküyor aniden. Kontrolü almaya çalışıyor bilinçsizce. Ama bilmediği bir şey var -biliyor gerçi, müdahale edemiyor sadece- ne düşündüğünü ne hissettiğini gün gibi biliyorum ben. Nasıl bir zihniyete sahip olduğunu, o takındığı olgun adamın arkasında nasıl bir sahtekarın olduğunu bir tek ben biliyorum. Bu akşam herkes öğrenecek ama, onu üzmeden önce düşünecektin. Döktürdüğün göz yaşlarına sayarsın hepsini. Şansın kabusun olacak bu gece, gece - gece geldi mi? Ne çabuk 12 olmuş yine. Oysa bu ana için saklıyordum her şeyi, şimdi geri zekalı gelecek yine ve bu yazı için olabilecek en saçma sonu bulacak. Dışarı çıkmalıyım o şarkıyla beraber, hani Scissors Sisters'ınli. O zaman belki yaşatabilirim istediğim hayatı. Hayatımı ... hayatımı güzel yaşadım bugüne kadar, 12 olmuş bile, başka bir yıl daha bitti, başka bir takvim yaprağı daha. Gidenler gelenler oldu hayatımda, güzel de oldu herhalde, bayağı yazmışım yine. Şansmış insanın nasıl yaşayacağına karar veren, benimki yanımdaydı galiba hep. Kimi seveceğime kimi öldüreceğime hep o karar verdi. Teşekkürler tüm sevdiklerime ve tüm öldürdüklerime. Gecenin karanlığı tüm güzelliğiyle saklasın herkesi- iyi geceler.
Uzun zaman oldu, yapmadıklarımdan, yazmadıklarımdan pişman olmak yerine yazmayı yeğleyişim. Çok hatalar yaptım bu andan sonra, ama hiç pişman olmadım. Şimdi de benzer bir şekilde yazıyorum, içimden geldiği gibi değil ama - sadece parmaklarımın istediği gibi. Utanmıyorum hiç bir şeyden artık, ben değilim bu çünkü. Başka bir Erhan buradaki, evde bu klavyenin başında oturandan apayrı birisi yazıyor bu yazıyı, üstelik maskeye ihtiyacı bile yok. Farkında değildir belki bunların, beli de kendisinin yazdığına inanıyordur, ne kadar aykırı bir yazı yazıyorum diye kendi kendine triplere giriyordur belki de. Neyse boş verelim onu şimdi, nasılsa sonlara doğru ortaya çıkar ve bir pay kapmaya çalışır yazıdan. Şimdi o spotify listesiyle takılsın. Bu arada neden böyle bir şeye gereksinim duyduğumun ipuçlarını vereyim ben de. Doğrudan söylemek yerine ipuçlarıyla konuşmaya başlamam da aynı zamana denk gelir. Hani şu her şeyi yazmaya başladığım zamana. Başlarda bir körlük vardı açıkçası. Aşk gibi bir körlük, ikazsız- anlamsız. Sonra, neden bilmiyorum, bir anda kendimi buldum burada ve yazmaya başladım. Her şeyi yazıyordum, ellerimin götürdüğü yere gidiyordum adeta. Kayıp bir şeylerin peşinden gidiyordum ara sıra ve birilerini buluyordum bir şeyler yerine. Güzel şeyler oluyordu, normal bir insanı mutlu etmeye yetecek şeyler. Ama hiçbir zaman dayanamıyordum sonuna kadar, geliyordu ve ayrılmak zorunda kalıyordum son kısımda her zaman. Finalde ona kalıyordu tüm sahne ve her zamanki aptallığıyla mahvediyordu bütün olan biteni. Şans diyor bazıları, insanın bu hayat yolculuğundaki tek yoldaşı diye. Yaşadığımız hayatı şansımız belirlermiş sadece. Kimi seveceğimizi, kimi öldüreceğimizi. Ben de onun şansıydım aslında, gerçekten mutlu olmasını sağlayabilecek tek kişiydim , ama anlamadı her şeyde olduğu gibi. Birisi vardı, çok... neyse öyle eski defterlerin sırası değil. Sadece şunu bilin yeter, ondan intikam almak için her türlü sebebim var benim, gerçekten en sonunda sadece kendini değil beni de, hatta onu da yıkmayı başarmıştı. Hala geceleri gizli gizli öyle şiirler yazıyorsam, dışarı vuruyorsam her şeyi, tek sorumlusu, kendini bir şey sanan o beceriksizdir. Onun korkaklığı yüzünden buralardayım hala, onun zavallılığı yüzünden belki son şansımızı yitirdik gerçekten olmak için. Peki ben ne yapacağım şimdi, nasıl yok edeceğim onu. Ortaya atacağım pisliği, en bilinen haliyle anonimliğini bozacağım adinin. Kim olduğunu, gerçekten kim olduğunu göstereceğim herkese. Ama önce tanıtayım bu aşağılık oyunbozanı sizlere. Bundan oldukça uzun bir süre önce , hemen hemen tam bugünlerde kendinden kurtulmak istediği için dışarı fırlatmış annesi. Ne yazık ki doğa henüz yeterince tanımıyormuş ama, yaşamasına izin vermiş. Daha hızlı olmalıyım, daha hızlı yazmalıyım - birazdan damlar, onun saatleri geliyor. Pısırık, sefil bir yaratık olduğu için çocukluk yılları hep görünmez geçmiş - tamam dürüst olacağım o kadar da görünmez değilmiş , sonuçta ben çıktığıma göre bir şeyler olması lazım bir yerlerde ama süperstar da değilmiş yani- istemediği bir okul, istemediği bir meslek, istemediği bir hayat, çıkışsız kalmış her benzeri insan gibi. O zamanlar galiba başladı benim ilk kör zamanlarım, bu henüz emeklerken çıktım ortaya. Sonsuza kadar da kalırdım aslında ama kabullenemedi hala beni tam olarak, çoğunlukla kendisi olduğunu sanıyor cesur olanın ve ürküyor aniden. Kontrolü almaya çalışıyor bilinçsizce. Ama bilmediği bir şey var -biliyor gerçi, müdahale edemiyor sadece- ne düşündüğünü ne hissettiğini gün gibi biliyorum ben. Nasıl bir zihniyete sahip olduğunu, o takındığı olgun adamın arkasında nasıl bir sahtekarın olduğunu bir tek ben biliyorum. Bu akşam herkes öğrenecek ama, onu üzmeden önce düşünecektin. Döktürdüğün göz yaşlarına sayarsın hepsini. Şansın kabusun olacak bu gece, gece - gece geldi mi? Ne çabuk 12 olmuş yine. Oysa bu ana için saklıyordum her şeyi, şimdi geri zekalı gelecek yine ve bu yazı için olabilecek en saçma sonu bulacak. Dışarı çıkmalıyım o şarkıyla beraber, hani Scissors Sisters'ınli. O zaman belki yaşatabilirim istediğim hayatı. Hayatımı ... hayatımı güzel yaşadım bugüne kadar, 12 olmuş bile, başka bir yıl daha bitti, başka bir takvim yaprağı daha. Gidenler gelenler oldu hayatımda, güzel de oldu herhalde, bayağı yazmışım yine. Şansmış insanın nasıl yaşayacağına karar veren, benimki yanımdaydı galiba hep. Kimi seveceğime kimi öldüreceğime hep o karar verdi. Teşekkürler tüm sevdiklerime ve tüm öldürdüklerime. Gecenin karanlığı tüm güzelliğiyle saklasın herkesi- iyi geceler.
Yorumlar
Yorum Gönder