Cumartesi akşamüstü bilgisayarın başına oturdun, ya da akşam yemeğinden sonra açtın telefonunda 1000 kitap uygulamasını. Akışında gezinirken başka bir inceleme gördün. Özellikle incelemelere de bakıyor olabilirsin, ya da can sıkıntısından geziniyorsundur sadece sitede. Italo Calvino diye bir yazar, İtalyan muhtemelen. Italo Calvino bildiğin bir yazardır belki de, ya da – hatta büyük bir ihtimalle- sadece kulağına çalınmıştır. Belki de zamanında bir kitap okuma grubunda konuşmuşsunuzdur arkadaşlarınla. Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu - evet, belki de yazardan bağımsız olarak dikkatini çekti, ya da uzun zaman önce gördüğün ve hala unutamadığın bir kitap ismi. Ama okuyamadın henüz, incelemelere de bakamadın hiç, çoğunda “spoiler ibaresini gördüğün için. Belki de Erhan adındaki bu kullanıcının daha önce yazdığı incelemeleri şu ya da bu sebepten beğenmişsindir sadece, kitapla hiç bir ilgin yoktur. “Bu kez ne yumurtlayacak acaba, nasıl bir inceleme yazacak, yine yazara mı öykünmeye çalışacak, başka bir şey beceremeyince “ diye düşünüp okumaya başlamışsındır incelemeyi.
Her ne sebeple olursa olsun (Belki de daha önce paylaşılan alıntılardan sadece- mıknatısvari alıntılar var kitaptan sitede ) başladın bir kez incelemeye ve kolayca bırakanlardan değilsen eğer sonuna kadar buradasın ki normal bir okuma hızıyla en az yedi dakika demektir bu. (Belki şimdi de, “Ne kadar yazacağını önceden planlıyor mu bu adam?” diye düşünmektesin, öyle olmadığını umuyordun halbuki daha önceki okumalarında) Hayatının, boş vaktinin, cumartesi ya da pazar gününün, ya da siteye sürekli giren birisi değilsen veya bu aralar diğer işlerle fazlasıyla meşgulsen, hafta içi bir gününün nispeten rahat yedi dakikasını bu incelemeye ayırıyorsan kitaplara gerçekten ilgi duyuyorsun demektir. Ne büyük tespit, değil mi? Her 1000kitap kullanıcısı gibi ana odağının kitap olduğunu ve böyle dahice tespitlere aşina olduğunu yüzüne vurmak istiyorsun yazarın. Eski bir kullanıcıysan, incelemelerin gün geçtikçe bozulduğundan da dem vuruyor olabilirsin. Üçüncü paragrafa gelmene rağmen kitap hakkında bir fikir sahibi olamaman da cabası. Ama yarım bırakmadın hiç bir şeyi, burayı da okumaya kararlısın ne kadar boş cümlelerle doldurulmaya çalışılsa da.
Italo Calvino'yu hatırlamaya çalışıyorsun, İtalyan olduğunu tahmin etmiştin zaten. Postmoderndi galiba. Sıkıcı olmalı bu kitap diye yaftalayabilirsin hemen, çoğunluğun yaptığı gibi. Hem postmodernizm neydi, kendinin göstermeye çalışan bir takım ilgi budalalarının yaptığı türlü türlü şebekliklerin diğer adıydı, değil mi? Sanmıyorum diyorsun, ayıplıyorsun bu “Erhan“ kişisini Umberto Eco, Paul Auster, Georges Perec, hatta hayran olduğun Orhan Pamuk gibi önemli kişilere şebek dediği için. Sonra aklına başka bir şey geliyor, belki bu da postmodern bir incelemedir diye düşünüyorsun ama hemen vazgeçiyorsun. İncelemeye odaklanmalı ama nasıl, daha kitaba bile gelemedi ki adam?
Koca koca “Kahramanı siz olan bir labirent” ibaresini okuyorsun önce. Labirentleri seversin, bulmacaları da öyle. “Kahramanı ben nasıl oluyorum acaba ?“diyorsun, “Nasıl tahmin edebilir ki benim hayatımı bu Calvino yazarı?” Yavaş yavaş aşağıya inmeye devam ediyor gözlerin, “Erkek okur” diye birinin varlığı çıkıyor ortaya. “Herhalde bu benim”diyorsun ya da “erkek okur diyorsan ben bu işte yokum Italo" diye trip atıyorsun” yazara. Ama bir iki satır aşağıda bayan okurun da bir yerlerden hikayeye dahil olduğunu öğrenip, gizli bir tatmin duygusu yaşıyorsun.
“Başlayan, ama bitmeyen öyküler dünyasında yaşıyoruz,” diye bir alıntı var incelemenin bir yerinde. Daha önce duyduğun bir şeyi hatırlıyorsun birden. Hem postmodernizmle, hem de bu kitapla ilgili. Metinlerarası diye bir terim vardı değil mi, kitap içinde kitap, öykü içinde öykü gibi bir şeyler ya da. Bunun için de birisi söylemişti, belki de bu siteden birisi , başlangıçlar kitabı diye. Evet, belki de en başta seni bu incelemeyi okumaya iten ana sebep buydu sevgili okur. Sevgili okur mu? Birden kendini incelemenin içinde hissettin değil mi? Yok ama, olsa olsa başka bir oyundur bu.
Okumaya devam ediyorsun bu oyunlarla dolu kitabın biraz lakayt incelemesini. Sen'in yani erkek okurun uzun bir kitap alma serüveninden sonra ulaştığı bir kitapla (Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu) başlayan , ama bitemeyen bir öykü olduğunu öğreniyorsun kitabın. Kitabın sonunu arayışında bu erkek okurun (kimi zaman bayan okur) 10 farklı kitaba başladığını ama bitiremediğini söylüyor incelemenin yazarı. Neden böyle kitaplar yazarlar diye düşünmeden edemiyorsun ama ilgini de çekiyor biraz.
"Konu mu önemli bir kitapta yoksa kurgu mu?" diye bir soru atıyor ortaya sonra “Erhan”. Çok saçma bir şey, konu ile kurgu bir bütün değil mi zaten. Yine yer doldurma amacıyla yazdığı bir şey olduğunu anlıyorsun hemen, ama kitabın konusunun yetersizliğiyle ilgili bir gönderme mi yaptığını düşünmeden de edemiyorsun. Ya da kurgulamanın hatta üstkurmacanın en üst düzeyini göreceğini düşünerek seviniyorsun bir an.
Yavaş yavaş incelemenin sonuna geldiğini fark ediyorsun ama hala kitap hakkında fazla bir fikir edinemediğin için biraz rahatsızsın . Bir iki alıntı daha görüyorsun son kısımlarda. Galiba kitabın konusu bu diyorsun , sadece başlangıçlar olan, ama herşeyin birbiriyle ilintili olduğu bir kitap. Tam da postmodernlere göre. Okumak ve Yazmak üzerine bir kitap ya da, herkese göre. Evet bir şans verebilirim belki diye düşünüyorsun sonunda, film arasında çıkanlara rağmen.Sen bırakmayan birisin zaten. En azından güzel alıntılar var kitapta.
Erhan mı? Fazla katkısı yok bu işte, Italo Calvino gördü bütün işi alıntılanan cümleleriyle. O incelemede paylaştığı, kitaptan etkilenerek yazdığını söylediği saçma yazı (https://sacmaninbagladiklari.blogspot.com/2018/09/500555.html) bile bir şeye benzemiyor zaten. Kitabı okusaydın bile alakasız bulacağına eminsin. Neden tekrar gündeme getirdiğine eminsin adın gibi. Onun kitaptaki okur türlerinden Lotario gibi olduğunu düşünüyorsun – hani şu kitaplarla değil sadece bilimsel incelemeleriyle ilgilenen kız. Neyse, mutlusun her zamanki gibi . Bir incelemeyi daha, sıkmasına rağmen, duraksamadan bitirdin ve okunacak yeni bir kitap buldun. Binbir gece masalları da olabilir tabi ya da Don Quijote. Hangisiydi peki? Ha evet, diyorsun aşağıya bir göz gezdirdikten sonra, Bir Kış Gecesi . Birden aklına geliyor ve saatine bakıyorsun. 7 dakikayı çoktan geçmiş. Mağrur bir şekilde gülümseyerek başka bir inceleme açıyorsun.
Yorumlar
Yorum Gönder