Cemil Kavukçu'nun ilk okuduğum kitabı- herkes gibi "Yalnız Uyuyanlar İçin" ile başlamayı düşünüyordum okumaya. Ama önüme bu düştü ilk önce- başkalarının sürüklemesindense, rüzgarı tercih ettiğimden başlayıp bitirdim hemen. Başlayıp bitirdim diyorum özellikle; bilen bilir, oldukça tembelimdir özellikle kitap okurken. 6 aydır devam etmediğim kitap var hesabımda. Niye böyle oldu peki, inceleyelim bakalım.
Cemil Kavukçu öyküleriyle tanınan bir yazar. Hatta öykücü – 1990, 2000'li yılların önemli isimlerinden biri. Hala okunuyor kitapları, ama ben bilmiyordum fazla- bir kaç incelemede dikkatimi çekmişti gerçi, Metin hoca da tavsiye etmişti sanırım bir ki yazısında.
Kitaba başladığımda en başta yazarın sade, sıkmayan üslubu ile karşılaşıyoruz. İlk hikayede kitabın adına uygun olarak bir çocuğun rüyası anlatılıyor daha çok. İyi güzel diyoruz, çok fazla etkilenmesek de beğeniyoruz yazarın dilini. İkinci hikayede ise ablasıyla küçük bir çocuğun bağını görüyoruz, bir şeyler uyanmaya başlıyor içimizde.
Üçüncü hikaye “Solgun” ablasını kaybeden orta yaşlı bir adam hakkında- işte burada hikayelerin birbiriyle ilintili olduğunun farkına varıyoruz, acaba yaşanmış mıdır kuşkusu çöküyor içimize.
Diğer hikayeler “O Kadın Fatma Girik Değil”, “Fiyasko” ve “Çiçekler”le konudan biraz ayrılıyor gibi göründe de “Başkasının Rüyası”nda her şeyin bir bütün olduğunun farkına yeniden varıyoruz. Her okuduğumuz hikayede biraz daha giriyoruz Kavukçu'nun rüyalarına. Kitabın sonunda bütün bunların başkalarının rüyaları olduğunu söylese de kahramanımız eşine, biz farkındayız her şeyin.
Başta söylediğim gibi hikayeler tek başlarına güzeller, ama hepsi birleşince insan ne olduğunu anlamadan bitiyor kitabı ve bütünün parçaların toplamının çok ötesinde olduğunu görüyorsunuz. Genel olarak bir burukluk hakim tüm öykülere. Ama öyle yılışık bir şey değil, Cemil Kavukçu sizi melodramlarla vurmak istemiyor. Zaten hayatın kendisi yetiyor o burukluk için.
Öykü seven ya da öykü yazmaya çalışanların okumasının faydalı olacağını düşündüğüm bir kitap “Başkasının Rüyası”. Zaten bir günde bitecek bu kitabı okuyacağınıza pişman olmayacağınızı düşünüyorum. İyi akşamlar.
Yorumlar
Yorum Gönder