En güzel kaybeden ben olacağım diye söze başladı evli olan. Saçları kızıl hayatı sırlıydı. Tam bir kızılderili olabilirdi birkaç yüzyıl önce farklı bir kıtada doğmuş olsaydı. Beckett benim için söylemiş sanki dedi sonra. Altına çalan kahverengi çalıyordu gökyüzünde ve evli/kızıl olan bu haftaki orkestra içinden seçmesi gerekenleri düşünüyordu. Finlandiya'ya hiç gitmemişti ve gördüğü güneşler hep kendine göreydi. Bazen de küçük olur ama dedi demir at dedikleri. Herkes demir at derdi kendisine tren daha icat edilmemesine rağmen. O da bozmazdı herkesi, nasıl evli olan evreni bozmazsa. Mesela şu an küçük olsa biraz daha, daha çok sevebilirim belki güneşi. Hatta ölebilirim bile en küçük olsaydı dedi demir at. Duymamayı tercih etti evli ve kızıl olan. Keşke evde olsaydım diye düşündü, bir kaç yıl önceki göz yaşlarının aynısını dökerken gizlice. Uzun boyluyu göndermeyi kararlaştırdı kafasında, hiç sevmezdi uzun boyluları. Çalamıyor zaten ne kadar istese de diye düşündü, demir ata fark ettirmemeye çalışarak. Keşke mavi peri burada olsaydı dedi sonra. Eşiydi mavi peri ama cinsiyetini kimse bilmiyordu, demir atın rengini kimsenin bilmediği gibi. Bu esnada mevcut insanların bu gelgitlerinden sıkılan güneş gideyazdı hemen. Akşam olacak dedi demir at karşısındaki doğu ekspresi karpuzuna. Sonra yaptığı hatanın farkına vardı ama tabi ki çok geçti. Çok geç dedi evli olan, işlendi bile kusursuz cinayet. Halbuki hepimiz biliyorduk bu kez, hep bir ağızdan bağırdık duyurmak için kızıla "Kusursuz cinayet..." tam o anda sözümüzü kesti evli olan balla. Organik olup olmadığını bile bilmiyorduk, o yüzden çıktık hikayeden. Evli/kızıl olanla demir at kaldı sadece soğukta. Bir de ay, güneş kaçmayı başarmıştı çünkü ve ay her zamankinden yakışıklıydı. Keşke mavi peri burada olsaydı dedi demir at. Sevgilisiydi mavi peri ama cinsiyeti belli değildi, evli olanın nedeninin belli olmadığı gibi. Çok yoruldum dedi evli olan, çok yorulmuştu sanki yarın yokmuş gibi. Ay bile farkında değildi yarının, sadece mavi peri bilebilirdi yarının gelip gelemeyeceğini. Rüzgar esti sonra ayın arkasından, her kararsız gecede rüzgar eser zaten. Değişir ama sürekli; bazen lodos olur, bazen karayl bazense poyraz. Ama asla keşişleme olmaz, kimse keşişlemeyi sevmez çünkü. Rüzgar da bilir bunu ve her kişi gibi sevilmek ister rüzgar da sadece. Hepimiz sevindik, hepimiz severdik rüzgarı zaten. Hepimiz bağırdı "Kusursuz cinaye..." Sözümüzü karayelle kesti rüzgar. Her şeyin bir sonu vardır dedi ve biz yine çıktık hikayeden. Rüzgar da çıktı güneydoğudan. Küçük bir kanat girdi güneşten kaçan. Rüzgar yokken rahatça kaçabiliyordu neyse ki. Şaşırdı demir at, mavi peri yok muydu ki bize sadece kanat gönderdi diye düşündü. Kızıl olansa kendinden emin bir şekilde, mavi peri yok muydu ki bize sadece kanat gönderdi diye düşündü. Bir türlü anlaşamayanlardı onlar, kaderleri böyleydi , bir kere bağlanmışlardı birbirlerine. Hani bazen önünüze bakıp, elimden gelen gerçekten bu mu diye düşünürsünüz ya, aynen öyleydi hava. Dünyanın devam etmesine izin vermenin zamanı gelmişti, oylama yapıldı. Evli olan evet dedi, demir at hayır dedi, kızıl olan evet dedi. Beraberliği ay bozabilirdi sadece. Bir sağa baktı ay, bir sola. Tam sessizliğini bozmak üzereyken, aslında gerçekten hiç konuşmadığının farkına baktı ve sustu. Konuşmaması gerekiyordu oysa. Küçük bir parça güneş geldi sonra kuzey kutbundan ve gitmek zorunda kaldı ay ne kadar yakışıklı olsa da. Çünkü güneş ne kadar küçük, atlar ne kadar demir ,evli insanlar ne kadar kızıl ve cinayetler ne kadar kusursuz olursa olsun an olur ayların gitmesi gerekir. Eve gitmek istiyorum diye düşündü demir at, bir kaç yıl önce kızlıdan gizlice aşırdığı göz yaşlarını kullanırken. Sadece bizim bilmemiz gereken bir yer vardır belki diye düşündü evli olan. Keşke orada olsaydık diye düşündü demir at. Keşke burda olsan diye düşündü kızıl olan. Herkesin en çok istediği oldu kimsenin cinsiyeti belli olmamasına rağmen. Mavi peri girdiğinde kimse kalmamıştı sahnede ve dünyada. Herkes nerede derken hep beraber bağırdık yine biz. " Kusursuz Cinayet Y..."
En güzel kaybeden ben olacağım diye söze başladı evli olan. Saçları kızıl hayatı sırlıydı. Tam bir kızılderili olabilirdi birkaç yüzyıl önce farklı bir kıtada doğmuş olsaydı. Beckett benim için söylemiş sanki dedi sonra. Altına çalan kahverengi çalıyordu gökyüzünde ve evli/kızıl olan bu haftaki orkestra içinden seçmesi gerekenleri düşünüyordu. Finlandiya'ya hiç gitmemişti ve gördüğü güneşler hep kendine göreydi. Bazen de küçük olur ama dedi demir at dedikleri. Herkes demir at derdi kendisine tren daha icat edilmemesine rağmen. O da bozmazdı herkesi, nasıl evli olan evreni bozmazsa. Mesela şu an küçük olsa biraz daha, daha çok sevebilirim belki güneşi. Hatta ölebilirim bile en küçük olsaydı dedi demir at. Duymamayı tercih etti evli ve kızıl olan. Keşke evde olsaydım diye düşündü, bir kaç yıl önceki göz yaşlarının aynısını dökerken gizlice. Uzun boyluyu göndermeyi kararlaştırdı kafasında, hiç sevmezdi uzun boyluları. Çalamıyor zaten ne kadar istese de diye düşündü, demir ata fark ettirmemeye çalışarak. Keşke mavi peri burada olsaydı dedi sonra. Eşiydi mavi peri ama cinsiyetini kimse bilmiyordu, demir atın rengini kimsenin bilmediği gibi. Bu esnada mevcut insanların bu gelgitlerinden sıkılan güneş gideyazdı hemen. Akşam olacak dedi demir at karşısındaki doğu ekspresi karpuzuna. Sonra yaptığı hatanın farkına vardı ama tabi ki çok geçti. Çok geç dedi evli olan, işlendi bile kusursuz cinayet. Halbuki hepimiz biliyorduk bu kez, hep bir ağızdan bağırdık duyurmak için kızıla "Kusursuz cinayet..." tam o anda sözümüzü kesti evli olan balla. Organik olup olmadığını bile bilmiyorduk, o yüzden çıktık hikayeden. Evli/kızıl olanla demir at kaldı sadece soğukta. Bir de ay, güneş kaçmayı başarmıştı çünkü ve ay her zamankinden yakışıklıydı. Keşke mavi peri burada olsaydı dedi demir at. Sevgilisiydi mavi peri ama cinsiyeti belli değildi, evli olanın nedeninin belli olmadığı gibi. Çok yoruldum dedi evli olan, çok yorulmuştu sanki yarın yokmuş gibi. Ay bile farkında değildi yarının, sadece mavi peri bilebilirdi yarının gelip gelemeyeceğini. Rüzgar esti sonra ayın arkasından, her kararsız gecede rüzgar eser zaten. Değişir ama sürekli; bazen lodos olur, bazen karayl bazense poyraz. Ama asla keşişleme olmaz, kimse keşişlemeyi sevmez çünkü. Rüzgar da bilir bunu ve her kişi gibi sevilmek ister rüzgar da sadece. Hepimiz sevindik, hepimiz severdik rüzgarı zaten. Hepimiz bağırdı "Kusursuz cinaye..." Sözümüzü karayelle kesti rüzgar. Her şeyin bir sonu vardır dedi ve biz yine çıktık hikayeden. Rüzgar da çıktı güneydoğudan. Küçük bir kanat girdi güneşten kaçan. Rüzgar yokken rahatça kaçabiliyordu neyse ki. Şaşırdı demir at, mavi peri yok muydu ki bize sadece kanat gönderdi diye düşündü. Kızıl olansa kendinden emin bir şekilde, mavi peri yok muydu ki bize sadece kanat gönderdi diye düşündü. Bir türlü anlaşamayanlardı onlar, kaderleri böyleydi , bir kere bağlanmışlardı birbirlerine. Hani bazen önünüze bakıp, elimden gelen gerçekten bu mu diye düşünürsünüz ya, aynen öyleydi hava. Dünyanın devam etmesine izin vermenin zamanı gelmişti, oylama yapıldı. Evli olan evet dedi, demir at hayır dedi, kızıl olan evet dedi. Beraberliği ay bozabilirdi sadece. Bir sağa baktı ay, bir sola. Tam sessizliğini bozmak üzereyken, aslında gerçekten hiç konuşmadığının farkına baktı ve sustu. Konuşmaması gerekiyordu oysa. Küçük bir parça güneş geldi sonra kuzey kutbundan ve gitmek zorunda kaldı ay ne kadar yakışıklı olsa da. Çünkü güneş ne kadar küçük, atlar ne kadar demir ,evli insanlar ne kadar kızıl ve cinayetler ne kadar kusursuz olursa olsun an olur ayların gitmesi gerekir. Eve gitmek istiyorum diye düşündü demir at, bir kaç yıl önce kızlıdan gizlice aşırdığı göz yaşlarını kullanırken. Sadece bizim bilmemiz gereken bir yer vardır belki diye düşündü evli olan. Keşke orada olsaydık diye düşündü demir at. Keşke burda olsan diye düşündü kızıl olan. Herkesin en çok istediği oldu kimsenin cinsiyeti belli olmamasına rağmen. Mavi peri girdiğinde kimse kalmamıştı sahnede ve dünyada. Herkes nerede derken hep beraber bağırdık yine biz. " Kusursuz Cinayet Y..."
Yorumlar
Yorum Gönder