Genç Bir Doktorun Anıları ya da benim okuduğum versiyonuyla Genç Bir Köy
Hekimi; Mihail Bulgakov'un yarı-otobiyografik öykülerinden oluşan bir
eser. Benim versiyonumda (Can Yayınları-2015) çeşitli zamanlarda
yayınlanan; Genç Bir Köy Hekiminin Hatıraları (7 ayrı hikaye), Bir
Doktorun Olağanüstü Serüvenleri, Ben Öldürdüm ve Morfin hikayeleri
birleştirilmiş. Anladığım kadarıyla sitede bulunan İş Bankası Kültür
Yayınlarına ait basımda ortadaki iki hikaye yok. Bu husus özellikle
klasik eserlerde biraz problem teşkil ediyor. Örneğin Amok Koşucusu'nun
Can Yayınları bakısı diğer yayınevinin üç kitabını da içine alıyordu.
Belki ilerde aynı eserin farklı versiyonları eser başlığı altında yer
alırsa, biz de okuduğumuz eserin, çevirisi de dahil olmak üzere,
yayınevi açısından da yorumunu yapabiliriz.
Neyse bu küçük sistem eleştirisinin ardından kitap ve yazara geçebilirim tekrar. Halihazırda sitedeki Bulgakov etkinliğinden bağımsız olarak, şu ana kadar yazarın en çok okunan kitabı bu. Bunun nedeni yakın zamanda internetde boy gösteren ve Daniel Radcliffe (Namı-ı diğer Hatty Potter)'in oynadığı dizi. Popüler kültürü bu kez olumlu yönde eleştirmek gerekirse bir çok insanın Mihail Bulgakov'u tanıması açısından faydalı bir şey bu (Güzel bir dizi ve ilk sezon kitabı karışık olarak yansıtmakta).
Bulgakov ilginç bir kişilik. Kiev'de bir Rus ailesinin yedi çocuğundan biri olarak doğuyor. Tıp fakültesine gidiyor. Birinci Dünya Savaşında Kızılhaç'da gönüllü olarak çalışıyor. 1916'da fakülteden mezun oluyor ve ilk önce cerrah olarak çalışıp daha sonra aynı bu kitaptakine benzeyen bir köye atanıyor Sovyet devriminin başlarında. Sonra Kieve dönüyor. Rus iç savaşı sırasında (ki detaylarını henüz incelemedim, yakın zamanda öğrenecek yeni şeyler çıktı bana) darbe üzerine darbe görüyor. Ukrayna'daki geçici hükümetler doktor gereksinimi yüzünden sürekli kullanıyorlar Bulgakov'u, bu dönemde sürekli ölümle burun buruna geliyor (Bir Doktorun Olağanüstü Serüvenleri hikayesi sanırım bu dönemden) İki kardeşi Bolşeviklere karşı olan Beyaz orduda görevli. Zaten iç savaştan sonra hepsi Rusya'dan batıya iltica ediyorlar. Ukrayna Halk Cephesinde olan Mikhail Bulgakov'un ise onlarla berber gitmesine Tifo hastalığı yüzünden (!) izin verilmiyor. Zaten doktorluğu bırakmış Bulgakov fazla sevmiyor mesleğini. Birinci Dünya Savaşı sırasında ağrıları nedeniyle morfine başlamış ve 1918'de pişman bir şekilde bırakmış (Evet bu da son hikaye)
Gazeteciliğe başlıyor. Bu iç savaş sırasında yaşananları anlattığı Beyaz Muhafız romanı ve ondan uyarlanan tiyatro oyunu, koministlere karşı beyaz orduyu övdüğüne inanıldığı için oldukça tepki topluyor. Ama işin ilginç yanı Stalin bu kitabı ve Bulgakov'u beğeniyor. Daha sonraki zamanlarda Bulgakov'un eserlerinin parti politikasının ya da sol-sağ'ın üzerinde olduğunu söylüyor. Yıllar ilerliyor, SSCB'de bir çok eser yasaklanıtor. Bulgakov'un tüm eserleri - ki kendisi de inadına rejim eleştirisi yapıyor sanki- yasaklanıyor. Bulgakov yürek yiyip Stalin'e bir nektup yazıyor. (Fatih'in II.Murat'a yazdığı gibi:) Böyle gidecekse ülkeden çıkmama izin vermelisiniz diyor. Stalin telefonla arıyor, gerçekten gitmek istiyor musun diye soruyor Bulgakov'a. Bulgakov'da bir Rus'un anavatanı dşında yaşayamayacağını söylüyor. Böylece devlet tiyatrosunda önemli bir göreve geliyor. Çoğunlukla sansürlü bir şekilde sistem eleştiri devam ediyor Bulgakov'un ve 1930 öncesi Sovyetler Birliği magazin programımız burada sona eriyor. Eşleri, başyapıtı olan "Usta ile Margarita" ve daha bir çok konu, internetin gizli köşelerinde Bulgakov'un hayatını okumak isteyen ilgili okuyucuları bekliyor. Tabi ki Wikipedia'nın yalancısıyım her zaman olduğu gibi, hatalıysam lütfen düzeltiniz.
Genç Bir Köy Hekiminin Hatıraları, Bulgakov'un 1917 yılında görev yaptığı Smolensk bölgesinde yaşadıklarından yola çıkarak 1920'lerde yazdığı hikayelerden oluşuyor. Anladığım kadarıyla bu kitapta yazılan hikayalerin hiçbiri gerçek Bulgakov'un yazım tarzını yansıtmıyor tam olarak. Fazla sevmiyor doktorluğu Bulgakov. Bu ilk bölümdeki hikayelerde, daha çok endişe hakim. İyi bir dereceyle okuldan mezun olan bir doktor, kuş uçmaz kervan geçmez bir köye geliyor ve hayatın gerçekleri ile karşılaşıyor. Esprili bir anlatımı var Bulgakov'un ve sürükleyici. Bu yedi hikaye boyunca, doktorun başaramama ve suçlanma endişelerini, 1917 Rus köylüsünün cehaletini, o yıllarda öyle bir yerde görev yapmanın zorluklarını birebir yaşıyorsunuz. Bir iki hikayede duygular öne çıksa da genelde ampütasyon gibi şiddetli cerrahi müdahalelere varan anı anlatımı ön planda. Kurtuluş Savaşnda ya da Cumhuriyetin ilk günlerinde köyde görev yapan öğretmen vb. temalı Çalıkuşu/ Yaban gibi klasiklerimizle karşılaştırılabilir bu kısım, içine son dönemin popüler tıp dizileri ve mizahi anlatım katılırsa. Ya da çevrenizde yaşlı ve neşeli bir doktor varsa kesinlikle benzer hikayeler duyabilirsiniz kendisinden, köyde görev yapmışsa. Sonuçta halklarımız o kadar farklı değil Rusya'yla. Zaten konudan ziyade Bulgakov'un dili güzelleştiriyor kitabı aslında. Gogol'dan etkilenmiş diyorlar onun için ama Palto'dan değil. Yani diğerler Rus yazarlar paltosundan çıkarken, Bulgakov Gogol'un burnundan çıkmış galiba.
İkinci hikaye olan Bir Doktorun Olağanüstü Serüvenleri savaş sırasında akibeti meçhul bir doktorun anılarını anlatıyor. Tamamı yok anıların, parça parça iziyoruz günlükten. Burada savaşın kendisi gibi karışık bir anlatım var, ara sıra güzel betimlemelere de rastlıyoruz. Sonuçta savaşı lanetleyerek bitiriyor hikayeyi. Üçüncü hikaye "Ben Öldürdüm" yine bir iç savaş anısı . İç savaşta mecburiyetten karşı tarafta görev yapmış bir doktorun işkenceci bir albayı öldürmesi anlatılıyor. Bulgakov'un tasvirlerinden savaşı tam manasıyla yaşadığı anlaşılıyor. Ama gerçekten bu kendi hikayesi mi, bilemiyorsunuz tabi. Morfin, okuyucuları en çok etkileyen hikaye. Baştaki köyden bir şehire atanıyor doktorumuz, sorumluluğu azalıyor. Aylar sonra yerine gelen doktordan bir mektup ulaşıyor kendisine onu çağıran. Bir kaç saat sonra da intihar etmiş doktor ve günlüğü geliyor. Bundan sonra bu yeni doktorun , morfine kurban giden bu adamın günlüğünü okuyoruz. Buralarda o ilk bölümdeki Bulgakov yok. Bir uyuşturucu bağılısının adım adım çöküşe giden öyküsü var. Öyle güzel yazıyor ki bütün bunları gerçekten yaşadığını anlıyorsunuz Bulgakov'un ve bıraktığına şükrediyorsunuz zamanında. Uyku tanrısının oğluna kurban giden doktor için üzülüyorsunuz ve bitiyor kitap.
Güzel, kendisini okutan bir eser bu. Ama "Usta ile Margarita"yı okumadan Bulgakov okudum dememek gerekiyor galiba. Ben tembel olduğum için NTV yayınlarının çizgi romanını okudum. Yakın zamanda da asıl nüshayı okuyacağım gibi geliyor. Tavsiye ederim diyeceğim ama zaten okumaya niyeti olan herkes okumuş bu ktabı. En iyisi siz "Usta ile Margarita"ya bakın.
Neyse bu küçük sistem eleştirisinin ardından kitap ve yazara geçebilirim tekrar. Halihazırda sitedeki Bulgakov etkinliğinden bağımsız olarak, şu ana kadar yazarın en çok okunan kitabı bu. Bunun nedeni yakın zamanda internetde boy gösteren ve Daniel Radcliffe (Namı-ı diğer Hatty Potter)'in oynadığı dizi. Popüler kültürü bu kez olumlu yönde eleştirmek gerekirse bir çok insanın Mihail Bulgakov'u tanıması açısından faydalı bir şey bu (Güzel bir dizi ve ilk sezon kitabı karışık olarak yansıtmakta).
Bulgakov ilginç bir kişilik. Kiev'de bir Rus ailesinin yedi çocuğundan biri olarak doğuyor. Tıp fakültesine gidiyor. Birinci Dünya Savaşında Kızılhaç'da gönüllü olarak çalışıyor. 1916'da fakülteden mezun oluyor ve ilk önce cerrah olarak çalışıp daha sonra aynı bu kitaptakine benzeyen bir köye atanıyor Sovyet devriminin başlarında. Sonra Kieve dönüyor. Rus iç savaşı sırasında (ki detaylarını henüz incelemedim, yakın zamanda öğrenecek yeni şeyler çıktı bana) darbe üzerine darbe görüyor. Ukrayna'daki geçici hükümetler doktor gereksinimi yüzünden sürekli kullanıyorlar Bulgakov'u, bu dönemde sürekli ölümle burun buruna geliyor (Bir Doktorun Olağanüstü Serüvenleri hikayesi sanırım bu dönemden) İki kardeşi Bolşeviklere karşı olan Beyaz orduda görevli. Zaten iç savaştan sonra hepsi Rusya'dan batıya iltica ediyorlar. Ukrayna Halk Cephesinde olan Mikhail Bulgakov'un ise onlarla berber gitmesine Tifo hastalığı yüzünden (!) izin verilmiyor. Zaten doktorluğu bırakmış Bulgakov fazla sevmiyor mesleğini. Birinci Dünya Savaşı sırasında ağrıları nedeniyle morfine başlamış ve 1918'de pişman bir şekilde bırakmış (Evet bu da son hikaye)
Gazeteciliğe başlıyor. Bu iç savaş sırasında yaşananları anlattığı Beyaz Muhafız romanı ve ondan uyarlanan tiyatro oyunu, koministlere karşı beyaz orduyu övdüğüne inanıldığı için oldukça tepki topluyor. Ama işin ilginç yanı Stalin bu kitabı ve Bulgakov'u beğeniyor. Daha sonraki zamanlarda Bulgakov'un eserlerinin parti politikasının ya da sol-sağ'ın üzerinde olduğunu söylüyor. Yıllar ilerliyor, SSCB'de bir çok eser yasaklanıtor. Bulgakov'un tüm eserleri - ki kendisi de inadına rejim eleştirisi yapıyor sanki- yasaklanıyor. Bulgakov yürek yiyip Stalin'e bir nektup yazıyor. (Fatih'in II.Murat'a yazdığı gibi:) Böyle gidecekse ülkeden çıkmama izin vermelisiniz diyor. Stalin telefonla arıyor, gerçekten gitmek istiyor musun diye soruyor Bulgakov'a. Bulgakov'da bir Rus'un anavatanı dşında yaşayamayacağını söylüyor. Böylece devlet tiyatrosunda önemli bir göreve geliyor. Çoğunlukla sansürlü bir şekilde sistem eleştiri devam ediyor Bulgakov'un ve 1930 öncesi Sovyetler Birliği magazin programımız burada sona eriyor. Eşleri, başyapıtı olan "Usta ile Margarita" ve daha bir çok konu, internetin gizli köşelerinde Bulgakov'un hayatını okumak isteyen ilgili okuyucuları bekliyor. Tabi ki Wikipedia'nın yalancısıyım her zaman olduğu gibi, hatalıysam lütfen düzeltiniz.
Genç Bir Köy Hekiminin Hatıraları, Bulgakov'un 1917 yılında görev yaptığı Smolensk bölgesinde yaşadıklarından yola çıkarak 1920'lerde yazdığı hikayelerden oluşuyor. Anladığım kadarıyla bu kitapta yazılan hikayalerin hiçbiri gerçek Bulgakov'un yazım tarzını yansıtmıyor tam olarak. Fazla sevmiyor doktorluğu Bulgakov. Bu ilk bölümdeki hikayelerde, daha çok endişe hakim. İyi bir dereceyle okuldan mezun olan bir doktor, kuş uçmaz kervan geçmez bir köye geliyor ve hayatın gerçekleri ile karşılaşıyor. Esprili bir anlatımı var Bulgakov'un ve sürükleyici. Bu yedi hikaye boyunca, doktorun başaramama ve suçlanma endişelerini, 1917 Rus köylüsünün cehaletini, o yıllarda öyle bir yerde görev yapmanın zorluklarını birebir yaşıyorsunuz. Bir iki hikayede duygular öne çıksa da genelde ampütasyon gibi şiddetli cerrahi müdahalelere varan anı anlatımı ön planda. Kurtuluş Savaşnda ya da Cumhuriyetin ilk günlerinde köyde görev yapan öğretmen vb. temalı Çalıkuşu/ Yaban gibi klasiklerimizle karşılaştırılabilir bu kısım, içine son dönemin popüler tıp dizileri ve mizahi anlatım katılırsa. Ya da çevrenizde yaşlı ve neşeli bir doktor varsa kesinlikle benzer hikayeler duyabilirsiniz kendisinden, köyde görev yapmışsa. Sonuçta halklarımız o kadar farklı değil Rusya'yla. Zaten konudan ziyade Bulgakov'un dili güzelleştiriyor kitabı aslında. Gogol'dan etkilenmiş diyorlar onun için ama Palto'dan değil. Yani diğerler Rus yazarlar paltosundan çıkarken, Bulgakov Gogol'un burnundan çıkmış galiba.
İkinci hikaye olan Bir Doktorun Olağanüstü Serüvenleri savaş sırasında akibeti meçhul bir doktorun anılarını anlatıyor. Tamamı yok anıların, parça parça iziyoruz günlükten. Burada savaşın kendisi gibi karışık bir anlatım var, ara sıra güzel betimlemelere de rastlıyoruz. Sonuçta savaşı lanetleyerek bitiriyor hikayeyi. Üçüncü hikaye "Ben Öldürdüm" yine bir iç savaş anısı . İç savaşta mecburiyetten karşı tarafta görev yapmış bir doktorun işkenceci bir albayı öldürmesi anlatılıyor. Bulgakov'un tasvirlerinden savaşı tam manasıyla yaşadığı anlaşılıyor. Ama gerçekten bu kendi hikayesi mi, bilemiyorsunuz tabi. Morfin, okuyucuları en çok etkileyen hikaye. Baştaki köyden bir şehire atanıyor doktorumuz, sorumluluğu azalıyor. Aylar sonra yerine gelen doktordan bir mektup ulaşıyor kendisine onu çağıran. Bir kaç saat sonra da intihar etmiş doktor ve günlüğü geliyor. Bundan sonra bu yeni doktorun , morfine kurban giden bu adamın günlüğünü okuyoruz. Buralarda o ilk bölümdeki Bulgakov yok. Bir uyuşturucu bağılısının adım adım çöküşe giden öyküsü var. Öyle güzel yazıyor ki bütün bunları gerçekten yaşadığını anlıyorsunuz Bulgakov'un ve bıraktığına şükrediyorsunuz zamanında. Uyku tanrısının oğluna kurban giden doktor için üzülüyorsunuz ve bitiyor kitap.
Güzel, kendisini okutan bir eser bu. Ama "Usta ile Margarita"yı okumadan Bulgakov okudum dememek gerekiyor galiba. Ben tembel olduğum için NTV yayınlarının çizgi romanını okudum. Yakın zamanda da asıl nüshayı okuyacağım gibi geliyor. Tavsiye ederim diyeceğim ama zaten okumaya niyeti olan herkes okumuş bu ktabı. En iyisi siz "Usta ile Margarita"ya bakın.
Yorumlar
Yorum Gönder