Bir adam vardı bir zamanlar, bizim nesil toplama kasetiyle tanımıştı onu. Tanıdığımızda, kasetini tanımıyordu ama kendisi. Dönemin dincileri gibi huzur islamda deyip sakal bırakmıştı. Yani vardı sakalı da uzatmıştı. İsmini Cat yapmıştı zamanında sonra Yusuf İslam yaptı daha huzurlu diye.. İşte değişmiş hepten, biz o zamanlarını biliyoruz işte. Şimdi sadece yusuf kalmış galiba. Ama biz o kedili kasediyle tanıdık onu ya da ben diyeyim sadece. Saygısızlık etmemek gerekir benim kadar tembel ve aptal olmayanlara. Lady D'arbanville, Sad Lisa ya da Wild World değil. Olar da var tabi ama işte kadife sesli dedikleri var ya, ya da dediği Sezen Cumhur Önal'ın. The First Cut is the Deepest da çıkıyor ortaya esas. Oturup dinliyorsun adamı. Ve kendi kesiklerini hatırlıyorsun. Kaç kişi kesti seni diye düşünüyorsun. En derini ilk olan mı gerçekten ? Kaç kişiyi reddettin o ilk kesik yüzünden? Ya da kaç kişiye acı çektirdin ? Düşünüyorsun. Belki de daha iyi olabilecekken her şey , sırf onun yüzünden bıraktın her şeyi. Göz yaşlarını silemediler diye, kaprislerini çekemediler, ağlamanı dinlemediler diye. Mecburlar mıydı ki? Sen, belki sevebilirim tekrar, dedin diye gözlerinin içine bakmaya mecburlar mıydı? İlk kesiği kendisi vermek isterdi belki de o bıraktığın, önem vermediğin. Ya da tüm yaralarını kendi elleriyle sarmak. Neyse, ölene kadar kalacak herhalde o yara orada ve yapabileceğimiz hiç bir şey yok insanları üzmekten başka. O zaman, madem elimizden bir şey gelmiyor adamın yıllar önce, kendince daha düzelmeden, yazdığı şarkıyı dinlemekten başka; o zaman söz verelim kendimize ve dünyaya- bundan sonra yaralayacağımız insanları dikkatlice seçeceğiz diye. Kendimiz gibi aptal romantiklere bulaşmayacağız. Onlar bu zincirleme isim tamlamasını uzatmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Kötü insanlar lazım bize, kökten kesip yok edecek bizi. ilk kesiğin yapamadığı şeyi yapıp bitirecek bizi. Sonra belli mi olur, bir kedi de biz oluruz belki öbür yaşamımızda. Sonuçta salıyı öldürmedik, sabahı da kırmadık.
Bir adam vardı bir zamanlar, bizim nesil toplama kasetiyle tanımıştı onu. Tanıdığımızda, kasetini tanımıyordu ama kendisi. Dönemin dincileri gibi huzur islamda deyip sakal bırakmıştı. Yani vardı sakalı da uzatmıştı. İsmini Cat yapmıştı zamanında sonra Yusuf İslam yaptı daha huzurlu diye.. İşte değişmiş hepten, biz o zamanlarını biliyoruz işte. Şimdi sadece yusuf kalmış galiba. Ama biz o kedili kasediyle tanıdık onu ya da ben diyeyim sadece. Saygısızlık etmemek gerekir benim kadar tembel ve aptal olmayanlara. Lady D'arbanville, Sad Lisa ya da Wild World değil. Olar da var tabi ama işte kadife sesli dedikleri var ya, ya da dediği Sezen Cumhur Önal'ın. The First Cut is the Deepest da çıkıyor ortaya esas. Oturup dinliyorsun adamı. Ve kendi kesiklerini hatırlıyorsun. Kaç kişi kesti seni diye düşünüyorsun. En derini ilk olan mı gerçekten ? Kaç kişiyi reddettin o ilk kesik yüzünden? Ya da kaç kişiye acı çektirdin ? Düşünüyorsun. Belki de daha iyi olabilecekken her şey , sırf onun yüzünden bıraktın her şeyi. Göz yaşlarını silemediler diye, kaprislerini çekemediler, ağlamanı dinlemediler diye. Mecburlar mıydı ki? Sen, belki sevebilirim tekrar, dedin diye gözlerinin içine bakmaya mecburlar mıydı? İlk kesiği kendisi vermek isterdi belki de o bıraktığın, önem vermediğin. Ya da tüm yaralarını kendi elleriyle sarmak. Neyse, ölene kadar kalacak herhalde o yara orada ve yapabileceğimiz hiç bir şey yok insanları üzmekten başka. O zaman, madem elimizden bir şey gelmiyor adamın yıllar önce, kendince daha düzelmeden, yazdığı şarkıyı dinlemekten başka; o zaman söz verelim kendimize ve dünyaya- bundan sonra yaralayacağımız insanları dikkatlice seçeceğiz diye. Kendimiz gibi aptal romantiklere bulaşmayacağız. Onlar bu zincirleme isim tamlamasını uzatmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Kötü insanlar lazım bize, kökten kesip yok edecek bizi. ilk kesiğin yapamadığı şeyi yapıp bitirecek bizi. Sonra belli mi olur, bir kedi de biz oluruz belki öbür yaşamımızda. Sonuçta salıyı öldürmedik, sabahı da kırmadık.
Yorumlar
Yorum Gönder