Duvarcı kaldığı yerden çıktı, duvarının yanına gitti. İşine başlamadan önce kulaklığını taktı, dinleyecek bir şeyler açtı. Elektronik değil, ama klavye ile kemanın uyumunu seviyordu. Yok elektroniği de sevdiği zamanlar vardı. O eski güzel zamanlar. Duvarına henüz başladığı yıllar. O günlerde kemancıların damda, müzik de henüz dünya üzerindeydi. Her önüne gelen bir şeyler çıkarmaya çalışmazdı. Çoğu insan ünlü olmak için değil, bir şeyler hissettiği için yapardı müziği o zamanlar. "Şimdi herkesin bir şeyler yazmaya çalışması gibi diye" düşündü.Eskiden müziksiz yapardı duvarını, gerek yoktu tuğlaları üst üste koymak için öyle bir şeye. Şiir gibiydi müzik, o da kendine göre bir şairdi, duvarı da en büyük eseri. Ama şimdi artan tempoyla daha kendisi de artıyordu. Kol kola dans eden macar kızlarını düşündü, şimdi de öyle miydi? Macaristan'a gitse geçekten görebilir miydi, bu müzikte içinden gelerek dans eden insanları? O zamanlar doğmak, her türlü zorluğa rağmen çok daha farklı olurdu herhalde.O zamanlar bu müzikle Çin seddini bile inşa edebilirdi, ya da tek başına taşları üst üste koyarak o zamankinden daha yüksek kaleler yapabilirdi. Müzik de sanki bir üstten bir alttan bir duvar yapmaya çalışıyordu içinde . Ya da örüyordu kafasının içindeki bir şeyleri. Rahatladı şimdi, müzikle birlikte. Başka şeyleri düşünmeye çalıştı eski günlerden ziyade. Keman bastırıyordu piyanonun sesini. Çoğu kişi insan ruhuna en çok hitap eden enstrümanın keman olduğunu düşünürdü. Adam buna karşı çıkıyordu, piyanoyu da sevse o en çok insan sesini seviyordu, ama O'nun sesini. Ne yapıyordu acaba şimdi? Uyanmış mıydı? Gözleri kapanıyordu kendisin de. Ara mı verseydi acaba? Ama hayır, dans etmesi gerekiyordu, duvarının üstünde . Keskin keskin hareketlerle tuğlaları koymaya devam etti. Müziğin sonlarına doğru iyice hızlandı, sanki o buradaydı da o macar kızlar gibi dönerek dans ediyorlardı onlar da. Hiç durmadan, çılgınca. Herkes onlara bakıyordu. Utanmıyordu duvarcı, bunun için doğmuştu sanki. Müzik hızlanıyor, onlar da hızlanıyordu. Vittoria Monti'nin son tınısı kemanı terk ettiğinde , duvarcı da son tuğlayı koymuştu. Eserine baktı, tepesindeki kemancıya el sallayıp, diğer tarafına gitti duvarının.
Yorumlar
Yorum Gönder