Mükemmel Tasarım




O kadar kolay değil yeni bir insan tasarlamak. Öyle Sims'deki gibi yapamıyorsun hemen, biraz uğraşmak gerekiyor. Tabi normal bir insandan bahsediyorum, toplumumuzun en az yarısını oluşturan düz prototipten değil. Bir takım fikirleri olan, gerektiğinde kafasında bazı şeyler oluşturabilen, sevinmesi de ağlaması da gerçek olan bir insan. Başkaları dedi diye sırf, sesini yükselten biri değil, dünyayı tat alarak yaşayan birisi. Tasarımcı olarak ilk yapmanız gereken biraz dayanıklılık temin etmek bir yerlerden. Oyunlarda "endurance" olarak geçen bu özellik, ambulance ile kafiyeli olmasıyla bilinmesine rağmen, kendisine onun kadar önem verilmez. Dayanıklılığın çeşitli tonları vardır, grinin olduğu gibi.  Fizyolojik, Psikolojik ve Antropolojik dayanıklılığın yanı sıra, sürekli yenilmenin ortaya çıkardığı çaresizlik duygusu ve kabullenmeye karşı çıkmak için insanda oluşması gereken bir dayanıklılık türü de mevcuttur. İşte benim tasarımımıma ekleyeceğim dayanıklılık karmasında bu unsur yani aptalca dayanıklılık önem taşıyacak. Bizim gibi sürekli kaybeden ve kaybedecek insanlar için en önemli şey, Samuel Beckett'ın da dediği gibi daha iyi yenilmektir. Ve bir tarz olması gerek yenilmesinde insanın. Kimsenin hoşuna gitmez çünkü kabullenilmiş bir mağlubiyet. Kimse sevmez intihar bağımlısı gladyatörleri. Evet ikinci özellik bağımlılık, her şeye bağımlı olan insan en kolay kontrol edilebilen insandır. Tabi bağımlı derken sigara, alkol, uyuşturucuyu kastetmiyorum özel olarak. Benim tasarımım bağımlılığın kendisine bağımlı olacak. Baktığı her şeyde, konuştuğu her insanda bağımlı olunabilecek bir şey bulacak. Bir şey mi hissetti birisine karşı, ona değil ama o hisse bağımlı olacak kayıtsızca. Her şeyde, herkeste onu arayacak. Bulamayınca daha çökecek ve o bir an hissettiği heyecan, ya da mutlu olma hissi, ya da neyse artık o duygu, kaybolacak- her zamanki yenilmişlik ortamı kaplayacak etrafını. Kendine bakacak, basitliğini, aptallığını görecek. İşte burada üçüncü unsur devreye girecek tasarımıma katacağım. Kötü alışkanlıklar. Bunu bağımlılıkla karıştırmanız tabi ki mümkün. Değil ama, bunlar sadece ben orada olmasını istediğim için varlar. Alkol, sigara, esrar vb. gibi keyif verici maddeleri, keyif verdiği için değil - kendisi de kötü olduğu için kullanacak.  Zevk aldığı için değil sadece kötü hissettiği için içecek benim insanım- bu da onu daha kötü yapacak haliyle. Evet, benim tasarımıma benim insanım diyorum haliyle. Mary Shelley gibi bir canavar yaratmayı düşünmüyorum ben normalde. Ama her insan eninde sonunda canavara evrildiğinden o konuda fazla bir ümidim de yok. Karar veremediğim bir kaç husus var gerçi. Acaba etrafımda gördüğüm popüler özelliklerden versem mi tasarımıma? Gaddarlık, açgözlülük, önemsememe, fırsatları değerlendirme, hakkını savunma kisvesi altında nefret etme, küçük görme görebileceklerini, ayrımcı olma her şekilde, aldatma kendi dahil herkesi ve yalan söyleme her durumda. Bunlar olmazsa normal bir yaşam sürebileceğini düşünmüyorum işin doğrusu.  En fazla benim gibi güdük kalır, bırakır kendisini rüzgara, oysa üstün bir tasarım için olmazsa olmaz özellikler bunlar. Şey de var, tasarımımla birlikte nasıl yaşayacağım aynı evde. Çehov hikayelerini andıran bir ortam için yeterince hevesli değilim işin doğrusu. Adaptation gibi bir şey olur belki de, ya da tüm Nicholas Cage filmlerini aynı anda seyretmek gibi belki. Tasarım yapmak kolay iş değil sonuçta, hep bir sorunlu yanı oluyor kendi suretinde yapsan da. Belki de biraz da kendisine bakmalı tasarımcı, sorunu kendisinde aramalı. O kadar mükemmel bir şey olmadığıyla yüzleşmek başta zor gelebilir elbette. Ama benimle, Nicholas Cage'i, Cehov'u, Kahtalı Mıçı'yı, İdi Amin'i ya da her hangi bir başka lideri dünyadaki, ya da onu canı pahasına takip eden bir fizyolojiyi benim tasarlandığımı bilsem; düşünürdüm ben de, acaba ben sorunlu biri miyim diye. 

Yorumlar