Duvarcı pazartesileri günaydın diyen insanlara ters ters bakınmayı adet edinmişti. Işığın pazartesilere göre bir şey olmadığını düşünürdü hep nedense. Son yıllarda duvarlarını daha sıkı örmeye başlamıştı. Işık geçmesine tahammül edemiyordu. Etrafta gülen insanların sesleri kendisine ulaşsın istemiyordu. Sımsıkı kalmak içiyordu duvarı etrafında. Biraz da o yüzden kızmıştı pazartesi ışığı gördüğünü iddia eden kıza. Onun duvarın içinde hapsolsa , bir daha ışığı göremese kendini daha iyi anlayabileceğini düşündü. Milyonlarca insan vardı dünyada, neden bu da onlar gibi değildi ki. Derken bir tuğla aşağıya düştü. Gözünü kapattı duvarcı. Alışık değildi . Çok acımıştı içeri giren güneşten. Hafif araladı, evet tahmin ettiği gibi bulmuştu kızın güneşi. Yere düşen tuğlayı alacakken bir tane , bir daha yavaş yavaş duvarını yıkıyordu kız . Bir şey yapmalıydı ama ne. Gevşek davranmamalıydı. Koymalıydı. Meliydi malıydı çok. Ama yapamadı, nedenini bilmemekle beraber. Tuğlalar düştükçe bir gülümseme oluşmaya başladı duvarda ve duvarcının yüzünde. Güneşli pazartesiler, buna alışabilirdi belki.
Yorumlar
Yorum Gönder