Karşısında
birileri olmadan duvar yazmak manasızdır demiş ünlü bir çinli.
Her ünlü çinli gibi Hindistan'da doğmuştur belki o da. Peki niye
oluyor bu duvar, yaklaşık 2,5 milyar insan benim karşımdayken. O iki buçuk milyardan daha önemli bir kişi varsa o ister
diye belki. Neyse, Burkina fasoya, o dürüst insanlar ülkesine
ziyaretimde en görmek istediğim şey duvarlarla medeniyetler
arasındaki kuvvetli bağdı, olmadı bu kez. Tanzanya'yı denedim, Serengeti filan fazla kapitalist geldi ordan da kaçtım hemen. Son
olarak Japonya'yı denedim, orda da bulamadım aradığımı, eldeki
tüm geyşalar, Türkiye'ye Ankaraya gittiğini söyledi son
tanrıçanın. Benim tanrıçam diye mi düşündüm. Olamazdı ki, Ankara gibi bir yerde bir tanrıçanın yaşaması
için tek başına olması gerekirdi. Günümüzde tek tanrıyı kim
bulmuş da biz kaybedelim. Asabi bile olsa tanrıçalar dikkat
etmeli diye geçirdim içimden bir tuğla daha koyarken duvara. Yoksa geç saatlerde kadar kalıp sıkıcı faaliyetlerde
bulunamazlar. Kulları da üzülebilir bu duruma. Sorumlulukları var
tabi onların, yarattım deyip sonra salıvermemeli insanları,
fırsat buldukça koruyup kollamalı. Gerektiğinde türlü türlü
ruh hallerine sokmalı. Ara sıra çarpmalı yıldırımlarla ki, kullar
anlasın unutulmadığını. Bazen gökyüzüne bakıp ayı görmeli
ve düşünmeli- ayın yerine beni gören insanoğulları da var mı
bu denizde diye- işte o yüzden ankarada olamaz dedim benim en
sevdiğim tanrıça- orda deniz ve taraçalar yeterince derin değil.
Ve ankarada her şey kasvetli olur. Rüyalar da belki. Umarım bu
gece rüyalar duvarlar gibi olmaz. Çünkü bu gece ankarayı
Heybeliada ile değiştirdim. Ay da benim yanımda. Hepimiz
sonsuza kadar sonda kalacağız. Ben bu gece çok yalan söyledim
belki. Ama ay biliyor beni.
Yorumlar
Yorum Gönder