BAŞLANGIÇ
"Sen
gelirsin ama dünya ne halde olur o vakit bilemem ben" demiştim
9
gün önce.
Filmlerde 2 yıl önce vb. flashbackleri sevmeyenler iyi bilirler. 9
gün önce
lafı çıktığında o filmin bir şeye benzemeyeceği de aşikardır.
Kendilerini kurnaz sanan bazı yönetmenler, böyle yöntemlerle,
yönettikleri yönetilenleri yönlendirebileceklerini düşünürler.
Ama yazımda öyle değildir bu durum. Sıkılırsan iki sayfa
atlayabilirsin. İstersen sondaki katile bak, istersen başta yazarın
biyografisini oku. Hava da bedava, susamak da. Susmak, onun için
çalışmamız gerek ama. İnsanoğlu bir şeye inanmak istediği
zaman kolaylıkla inanabilmesi ile meşhur. Eski meşhurlar
ansiklopedisi bunun örnekleri ile dolu. Hayatı gerçekten dolu dolu
yaşamak isteyen bu meşhurlar, kendilerini bir şey olacaklarına
inandırmışlar zamanında. Evet, bir nebze olmuşlar, ama bu
onların benim gibi gelişigüzel insanlar tarafından alay
edilmesine engel olmuyor. Friedrich Engels ya da Groucho Marx sadece
benim ukalalığımın ayrı birer ferdi şu anda. Mesela Grahamm
Bell (Aleck deriz biz aslında ona) ilk defa telefonla konuştuğunda,
karşısındakinin kızının sesini taklit eden erkek arkadaşı
olduğunu anlamamıştı desem,toplumun en az yüzde 47 si bana
inanır. Bu inanma konusunda küsüratlı salladığım için şu an
siz de bana inandınız
belki. Hatta yazarların
yönetmenlerden daha az sıkıcı olduğu ve istediği her şeye
inandırabileceği konusundaki yazıma külliyen inanmanız da
mümkün. Neyse tembelim ben ama . Tembellere kimse inanmaz nasılsa. O da inanmamıştı o
zamanlar. Oysa ki herkes çok inanılır bir suratın var diyordu
eskiden beri. İnanılır bir surat yerine kısa bir ömür
yeğleyenlerdenim ben. İnsanlar hep kendisinde olmayanı istiyorlar
değil mi. Ben farklıyım ama, ben herkesi isterim. Herkesin beni
sevmesini. Ben sevemem gerçi, rol yaparım sadece. Nasılsa
insanlar karşısındakinin onu gerçekten sevip sevmediğini
anlayacak kapasiteye sahip değiller. Şu kısa hayatım boyunca
(Hepimizin hayatı birilerine göre kısa sonuçta) kaç
kişiyi gerçekten sevdin dersen bilmiyorum derim, zaman kazanmak
için elbette. Sonra klasik “ Sevmek , sevilmek , bunlar çok
göreceli şeyler.“ lafımla kaçış planımı başlatırım . En
son olarak da ben aşırı tutarsız biriyim derim kafalarını iyice
karıştırmak için ve kaçarım. Bir de madem okumaya başladınız
buraya kadar ve okumayı düşünüyorsunuz her işsiz güçsüz
ama meraklı insan gibi bu saçmalıkları, şunu da bilin. Ben
hiçbir zaman doğruyu söylemem. Giritliler gibi. Sadece beyninizi
bulandırmak amacını taşırım, bana ve atalarıma dünyanın
oluşumunda verilen esas görev bu çünkü. Benim
bu dünyadaki amacımı Newton'un beşiğine benzetebilirsiniz. Ama bunlar eski dünya için geçerliydi, artık
her şey değişti. Ya da bu kadar iddialı olmamalı belki. Ben
sadece burayı biliyorum . Artık dünyam değişti diyebilirim
sadece. Burası artık benim güzel yeni dünyam.
Yorumlar
Yorum Gönder