16 GÜN ÖNCE
"Bugün de hiç ilginç bir
şey olmadı" diye söylendi Nalan hanım kendi kendine. ayın
ortası yeni bitmişti. Böyle zamanlarda ilginç şeyler olmalıydı
ona göre. Sadece kendi hayatının değil, başkalarının da
başrolünde oynamak isteyen insanlardandı. Rol aldığı her
hayatta önemli şeyler olması onun en dikkat çeken özelliğiydi.
Ya da o buna inanıyordu. Bugün de dikkatleri üzerine çeken bir
elbise girmiş AVM koridorlarında yürüyordu Nalan Hanım.
İnsanların kendisine Nalan Hanım demesi hoşuna gidiyordu. Bir
ağırlık vardı bu hitapda. Daha yeni gelmişti orta yaşlara ama
daha bir saygın gibi geliyordu. Sanki ismi Candan olsa hanım
demiyeceklermiş gibi geliyordu ona.
İsmi Nalan Hanım olan herkes
gibi aklındaki ilk şey ayakkabı , ikincisi de çantaydı. O
bilindik markayı görünce daha önce dikkat etmediğine kızdı ve
hemen içeri girdi. Uzaktaki kız yaklaşıyordu yanına. Yönünü
değiştirdi. Bari keyif alayım biraz , madem para harcayacağım
dedi. Yakışıklı bir tip yoktu, ama şu gözlüklü tip biraz
idare ederdi, gözleri güzel en azından diye yaklaştı.Ayakkabı
arar gibi etrefa bakındı, çocuk bakıyordu ama kafası başka
yerde gibiydi. Biraz daha yaklaştı. Kızın tekrar kendisine
yaklaşıtığını görünce sonunda dayanamadı .
" Pardon"
dedi en arzulu sesiyle. Buyrun dedi çocuk. "Ben şöyle şey
bir şey arıyorum. Nasıl desem. Sergi açılışına gideceğim
de. Yani benim sergim. Karakalem çalışıyorum ben normalde de,
tabi bunu söylemem saçma oldu biraz. İşte biraz klasik biraz da
göz alıcı bir şey istiyorum . Yardımcı olabilirmisiniz".
"Tabi hanımefendi. Ben hep biraz farklı bulurum resim yapan
insanları" diye başladı çocuk. Evet istediği etkiyi
yaratmıştı.
"Bir şeyi ortaya çıkarmak, Hayat vermek
kafadaki bir düşünceye güzel şeyler. Sadece güzel insanlar
böyle şeyler yapar diye düşünüyorum. Öylesiniz zaten siz de."
"Teşekkürler çok naziksin , aslında ben sanat tarihi okudum
sonra başladım çizmeye." " Rica ederim. buyrun bu model
var deneyin isterseniz. Resim kaçıncı sanattı- ya da sanat
tarihinde sadece resim haykel vb. mi gösteriyorlar. Art diyince
başka bir şey girmiyor mu içine martial gibi vb. Sanat tarihçisi
ne yapar normalde, sanatçılarla ilişkiniz " doktor eczacı"
ilişkisi gibi bir şey mi? Yani onlar bir şey yapıyor siz de onu
halka mı veriyorsunuz hap şeklinde. Gerçi sizin durumunuzda ikisi
de geçerli hem sanatçı hem tarihçisi olunca bonus mu kazanılıyor
sergilerde. Neyse en azından burda sizin gibi birisini buldum da
saçmalayabiliyorum resimler hakkında. Resim ilk mağara ortamında
vardı, ondan sonra heralde hiyeroglif vb. mısır yazıtlarında.
Yani iletişim için- sonra fotoğraf muadili başlamıştır
heralde, ilk art olayına ne zaman giriliyor bilmiyorum- buna siz
karar veriyorsunuz heralde. Yunan diyelim her şey orda başlıyor ya
- medeniyet hariç- gerçi ordakiler de daha çok din amaçlı. Bu
model de var isterseniz. Neyse resim- Caravaggioydu di mi- ya da Klimt- yok ikisi aynı değil- ilki sadece bir şeyler yansıtmaya
çalışmış- öbürsü yeni bir şey denemiş. hangisi sanatçı-
ikisi de mi - ya da Amerikan dizilerinde oluyor ya mahkeme ressamı-
caravaggionun onlardan ne farkı var diye de bakbiliriz, "picassoyu
ben de çizerim"in başka versiyonu. Gerçi klasikler
hakkındaki görüşlerimi de farklı değil - Jane Austen'lerin ne
biliym pembe dizilerden, ya da ne biliym binbir gece gibi dizilerden
fazla bir farkını göremiyorum. Ya da dönemin ruhunu yansıtıyorlar
ama dönem kötü demek ki. Charles Dickens- Efsane adam- ama
dönemine göre ne yazık ki- Oliver twist/ kemalettin tuğcu farkını
ayırt edemem fazla. Bir kaç tane zamanlarının ötesinde insan var
tabi- zaten onlar gösteriyorlar kendilerini- orta çağda okuyan -
kültürlü vb. insan fazla olmadığı için eldeki bir kaç tane
her şeye ilgi göstermişler- bu insanlar da işte - Bacon-Locke-Newton-Da Vinci vb.yi oluşturmuşlar."
Ayakkabıyı bırakmış
çocuğu dinlemeye başlamıştı Nalan Hanım, nerden çıkmıştı
bu şimdi , ama ayıramıyordu da kafasını, tatlı bir
bağlayıcılığı vardı . "Bunlar da nerden çıktı.
Resimdeydik biz. Kandinsky mesela, 150 yıl filan önce doğmuş,
İşte onun da dönemleri var Picasso gibi, empresyonist başta,
sonra ekspresyonist, soyut ilk onun yaptığını söylüyorlar .
Sonra coşmuş, bauhaus, büyük sentez filan. Ama bakıyorum da
resimlerine- small worlds mesela anlaşılıyor da circles in a
circle nasıl bir isimdir, yani burda ne çizdin circle in a circle -
güzel ne anlatmak istedin circle işte- yani picassonun resimlerini
o dönem o açıdan yansıtmış vb. denebilir. 6 yaşındaki kızın
yaptığı resmi mir uzay istasyonuna benzetebilirsiniz, tamam da
adam demiş ben yuvarlak çizdim sadece diye, Asimetrik oluşum ya
da kaostaki düzen ( O zamanlar bu kadar klişe değildi ) ya da
hayat delikanlı değil bile olsa bir yerinden tutarı var. İşte,
Camel müziği gibi- bir yerinden dinliyorsun olmuyor- başka yerden
çekilmiyor- dinlemek için kesin bir şeyler çekmek şart- Ama
onların hitap ettikleri güruh öyle zaten- İşte Kandinsky de
sıkılmış heralde- dünya savaşı vb. ekim devrimi- tekdüzelik-
farklı bir şeyler deniyeyim demiş. Kafasına estiği gibi yapmış-
e güzel yapmış- satabiliyorsa daha güzel- Yeni bir akım
başlatmış. Sonraki kompozisyonnları daha bir hitap ediyor göze/
karışık- ama siz ne çıkarıyorsunuz mesela circles in a circle
dan. Gerçekten üstün bir sezgi , sanat aşkı vb. gelmiyor aklıma
işte öyle şeyler mi gerekli böyle bir şey için yoksa sadece
herkes istediğini alsın diye mi çizilmiş bunlar- benim pi r kare
aldığım gibi" "Ben mi , hoşuma gidiyor Kandinsky
genelde , gerçi o resmini gördüğümü sanmıyorum, İsminiz neydi
"
Zordu baya bu çocuk, ama zevkliydi de . " Gordon ben, ya
da arkadaşlar öyle diyor. Gerçi ben ağaçlardan manzarayı
göremeyen birisiyim- işte Ayvazovskinin resimlerine bakıp "A ne
kadar güzel çizmiş denizi" demekten başka bir görüşü
olamayacak birisi. Teşekkürler gerçi, sizin gibi bir sanatçı
benim gibi bir sanat cahilini bu kadar dinliyor. Şeyi biliyorum,
insan kulağı eğitilebilir, güzel şeyleri diğerlerinden ayırması
için (kime göre güzel?) Klasik müzik konusunda mesela- resimde de
böyle bir şey var mı? bir resme bakan birisi hep aynı şeyi mi
görür yoksa zamanla evrimleşebilir mi- ya da bir kalıba mı
girer- İşte biz insancıkları nasıl görüyorsunuz bu resimler
karşısında. Bu ayakkabının sizi Dali'nin Mirage'ı gibi
yansıttığını bir tek ben mi görüyoum ki bir de " Çok
dağılmıştı kafası. Tatlı bir doluluk vardı. " Evet
Gordon" dedi sadece, "Bence senin eğitilmene hiç gerek
yok, Ama ben ," diyemedi bir şey daha fazla , sanki mağazadaki
herkes ona bakıyordu. "Ben bunu alıyorum "dedi ve kasaya
geçti.
Yorumlar
Yorum Gönder