13 GÜN ÖNCE
Türkiye'nin başkentinde garip
bir gök olayı olduğunu öğrenen Harold Reindeer derhal Türkiye,
meteoroloji ve garip olaylar ile ilgili tüm birimleri toplantıya
çağırdı. NDHA'nın başına geçtiğinde , bu kadar kapsamlı bir
görevi olacağını tahmin etmiyordu hiç. Oysa Ulusal Geyik
Avcıları Kurumu hiç de insanların tahmin ettiği gibi bir kurum
değildi.
Amerika'nın kurulmasından sonra hep geri planda kalıp
çalışmalarını yürütmüş ve şu ana kadar bunu başarıyla
yerine getirmişti. İlk Başkan Benjamin Franklin'in sözü hala
duvarda asılıydı. "Geyikler elbet vakti gelince avlanırlar,
ama Amerika her zaman payidar kalacaktır" . Kurulduğu günden
beri bu şiar doğrultusunda faaliyetlerini yürüten NDHA, hiçbir
zaman perdenin önüne çıkmamış, hep gizli olarak dünya
siyasetine yön vermişti. 11 Eylül sonrası (O dönem yıllık
toplanmaları nedeniyle Yeni Zellanda'da bulunuyorlardı) diğer
örgütlere oranla daha küçük şeylerle ilgilense de, NDHA
personeli her zaman, Amerika'yı ve dolayısıyla dünyayı
kurtaracak olanın kendi önsezileri olduğunu düşünüyorlardı.
Zamanında New York'ta olan üslerinin 2002 yılından sonra
Skagwey/Alaska'ya taşınması bile bu düşünceyi değiştirememişti.
800 kişilik nüfus onlar taşındıktan sonra 8600 kişiye
yükselmişti gerçi, ama çevre halkının bunu farkettiğini
sanmıyordu o dönemki başkan, Thomas Alba Deery.
Harold da
kendinden önceki müdürler gibi fırsatın kokusunu almayı çok
iyi biliyordu. Şu anda da tam kendilerine göre bir sorunun
olduğunu hissediyordu. Tek problem sorunun, normalde olduğu gibi yani ABD toprakları içinde, olmamasıydı. Bunun da bir çaresini buluruz
diye düşündü. Bir sonraki karanlık kesinlikle burada olacaktı.
Türkiye masası şefi Albert Jong söze başladı. " Uzun
zamandır takip ettiğimiz bir bölge Ankara. Normalde merkezi
hükümete bağlı, Hükümet Merkezi de orda. Ama Ankara diyince
kedi ve keçisinden sonra akla Belediyesi geliyor. Büyükşehir orda
aslında tek söz sahibi. BGM diye bir güvenlik birimi var. Başında
benim kolejde beraber olduğum Martin Garrix diye birisi var. Türkler
genelde aralarına böyle yabancıları özellikle Maltalıları
almazlar . Ama Martin sevimli yapısıyla hemen kendini kabul
ettirmiş o dönemin ve şimdinin başkanına. BGM'nin içinde bizim
de bir adamımız olduğunu da gururla söyleyebilirim. CIA, MI-6,
MOSSAD dahil hiçbir örgüt buranın içine ajan yerleştimeyi
başaramadı. Gerçi denediklerine dair bir kayıt da yok ama ben
denediklerini düşünüyorum. BGM temel gıda dağıtım bölümü,
Sıcak içecekler Kısım amirliği, Sahlep dağıtımından sorumlu
müdür yardımcısı Mahsun Gül bizim ordaki köstebeğimiz.
Kendisi yaz periyodunda izne çıktığı için, o dönem boş
kalıyoruz gerçi ama kışın her şeyden haberdarız. BGM bu doğa
olayını da çok yakından takip etmiş. İşin içinde Gordon
Freeman diye biri olduğundan bahsediyorlar. Bir de şiir var. Ama
ben türkçe bilmediğim için ne olduğunu anlamadım. "
"Şiir
mi, bir bakiym" dedi Garip Olaylar Amiri Horton Hir-Ze-Hu. Garip
olaylar birimi çok yeni bir birim değildi. NDHA kurulduktan sonra
Benjamin Franklin yıldırım çarpması sonucu ölünce bu birim
kurulmuş ve olayın araştırılması istenmişti. Daha sonra
birimin ilk amiri olan Oğul Benjamin Franklin paratoneri bularak,
hem hayırlı bir evlat olduğunu tüm dünyaya göstermiş, hem de
NDHA'nın ilk ciddi sınavını vermesini sağlamıştı. Benjaminden
beri bu birimin başına atanan 17. kişiydi Horton. Garip olaylar
amirleri hep yalnız çalışırlardı. Horton bunu gereksiz
bulmasına rağmen atama yaptıramamıştı kimseye. Ortaokul
yıllarında değişik kültürlere merak salmış ve türkçe
şarkılarda karar kılmıştı Horton. Ünlü türk müzik insanı
Burak Kut ve Benimle oynama şarkısı, hayatı boyunca unutamayacağı
bir etki bırakmıştı üstünde. İşte o dönem Türkçeyi de
öğrenmişti. Bunu kendisini göstermek için bir fırsat bilip
şiire atladı hemen. "Hımm, gizemli bir şey bu .
Uzaylılardır kesin. Bakın yeşil dişli cüce diyor. Yeşil dişli
cüce türkler arasında amerikalıları kötü göstermek için
uydurulmuş bir simge bence. Zaten cüzdanını çıkarması da
kapitalizme vurgu yapıyor. İşte elleri kanıyor sonra zaten. Bu
türklerle aramızı bozmak için yapılan bir şey, Rusya ya da
Çinin bir oyunu olabilir. J ile başlayan kelimeler aslında
Japonları çağrıştırmadı değil. Manhattan projesini mi
kastediyorlar acaba, erimeye başladı diyerek. Bi de narkozdaki adam, kayıp cennet. Cadavera vero innumera, yedi oda. Evet kesinlikle
gizemli bir şey var burada , ben devralmalıyım bu işi. Latince
bilen var mı bu arada."
Harold önemsemedi. Benjamin
Franklinden beri kimse Garip Olaylar Amirlerini önemsemezdi.
Meteoroloji Genel Müdürü Ahmet Niyazi'ye döndü sonra. Bu kadroda
neden bir türk çalıştırdıklarını hep merak etmişti. Evet
Ahmet, hava nasıl peki. "Soğuk " dedi Ahmet, fazla
konuşmayı sevmezdi. "Yok, Ankaradaki olayı soruyorum ben"
"İlginç" dedi Ahmet tekrar, "Ama düzelmiş Gordon
denilen adam ortaya çıkınca. Bir de çok soğuk burası" diye
ekledi.
Albert Jong hemen atladı bu arada. " Efendim, Şiirin
kriptosunu şimdi çözdük. Yedinci Patojen Gelecek diye bir
akrostiş varmış. Bir de yedinci odanın dünyanın merkezi
olabileceğini düşünüyorlar bizim şifreçözücüler. Yeşil
düşlü cüce olarak da yedi cücelerden kimsenin bilmediği
sekizinci üvey kardeşden bahsediliyor olabilir dedi birim şefi.
Hani 1822 yılında gizli bir kararnameyle yasaklayıp kitaplardan
çıkardığımız Keş cüce.", "Akrostiş mi" diye
alay etti Horton." Bu devirde hala akrostiş olayına giren var
mı ya?".
Horton'u yine önemsemedi Harold. "Hımm, çok
ilginç. Bu Gordon Feeman denilen adama nasıl ulaşacağız peki
Albert." " Çalıştığı AVM'de bir köstebeğimiz var.
1984'de orası daha bir bakkal dükkanıyken çırak olarak
yerleştirdiğimiz bir adam. Bizim dışımızda kimse sızamadı
oraya. İrtibat kurayım." "Peki bana rapor vermeye devam
edeceksin." dedi Harold, sonra da bağırdı." Ve birisi
çalıştırsın artık şu lanet olası ısıtma sistemini.
Alaskadayız be."
Yorumlar
Yorum Gönder